Dengeli çocuklar yetiştirmek bir sanattır. Anne-babaların sorumluluklarını yerine getirmede sergileyecekleri içtenlik, çocukların gelişiminde büyük rol oynamaktadır. Kısacası, anne - babalar ektiklerini biçerler; dengeli veya uyumsuz çocuklar yetiştirmek onların ellerindedir. Çocukların uygun şekilde yetiştirilmesi için etkili çabalar sarf edilmesi, hassaslık, beceri, anlayış ve empati gereklidir. Duygusal, fiziksel ve zihinsel ihtiyaçlarının giderilmesinde, çocuklar daima bakıcılarına bağımlıdırlar. İşte bu nedenle, çocuklara bakarak anne-baba davranışlarının yansımasını görmek mümkündür.
Başarılı ve ilgili anne-babalara dönüşebilmenin mükemmel bir formülünü yazabilmek neredeyse imkansızdır. Yine de, ailelere çok yararlı olabilecek, yol gösterici bazı hususlar mevcuttur. Unutulmamalıdır ki; çocuklarda olduğu kadar, anne-babalar arasında da çok fazla farklılık bulunmaktadır. Ayrıca anne-babalardan ve evli çiftlerden bahsederken, sadece iki kişiyle değil, bu iki kişinin arasındaki etkileşimin doğurduğu sonuçlar bütünü de değerlendirmemiz gerekir. Bir de, çoğu görevde olduğu gibi, etkili çocuk bakımında da bazı önkoşulların sağlanması şarttır.
Her çocuk, birbirini seven, olgun ve duygusal sükunete sahip bir anne-babaya ihtiyaç duyar. Anne - babadan birinin olmadığı ailelerde, iki kişinin sorumluluğu bir kişinin omuzlarında olacağından, çocuk yetiştirmek çok daha zor ve karmaşık bir hal alır.
Anne-babalar çocuklarına karşı besledikleri sevgiyi yalnızca davranışlarıyla değil, ev içerisinde oluşturdukları ortamla da sunmak zorundadırlar. Sevildiğini bilen bir çocuk, kendine güven ve emniyette olma duygusuna sahip olur.
Anne-babaların, çocuklarının becerileri, ilgi alanları ve isteklerinin gelişimine bakarak kişilikleri hakkında bir anlayışa sahip olmaları gerekir. Bu anlayış sayesinde onları hedeflerine yönlendirmede yardımcı olurlar ve bu şekilde de kendilerini gerçekleştirmelerine katkıda bulunurlar.
Disiplin, rehberlik ve cesaretlendirme yardımıyla anne-babalar, çocuklarının doğal çevrelerini sağlıklı bir şekilde keşfetmelerini sağlarlar. Çocuklarının bütün potansiyel-lerini açığa çıkarabilmek için onların merak duygusunu beslerler. Bu tür imkanlardan mahrum kalan çocuklar, bilinmeyenden ve gelecekten korkarlar.
Çocukların gerçek hislerini ifade edebilmeleri, anne-babaların cesaretlendirmesine bağlıdır. Başarılı anne-babalar, ailelerine bir tür ait olma hissi aşılar, demokratik planlar ve demokratik sosyal aktiviteler hazırlarlar.
Bireysel ve ailevi sorunlar önceden düşünülmüş, gerekli yardım hazırlanmış olmalıdır. Bir problemin zorluğu kendisinden çok, onunla nasıl başa çıkıldığına bağlıdır. Bazen çocuğun ihtiyaçları nedeniyle, babanın gereksinimlerinin, en azından geçici bir süreliğine ikinci plana atılması gerekebilir. Başarılı anne-babalar her zaman, çocuklarına olan ilgilerini etkilemeden, yapmak zorunda oldukları şeyleri daha iyi şekilde yapabilmenin yollarını ararlar.
Bir çocuğun toplumla uyum sağlayamamasının sebebi genellikle aile içerisindeki yetersiz iletişimdir. Bunun sebebi de çoğunlukla anne-babaların çocuklarının yanlış anlamasıdır. Günümüz aile yapısı ve yanlış yetiştirme yöntemleri, uyumsuzluğa yol açan en güçlü iki faktördür. Bir çocuktaki duygusal karışıklıklar, anne-babasıyla bozuk bir iletişime sahip olduğunun göstergesidir. Eğer bir çocuk, yaramazlık yapmanın tek dikkat çekme yolu olduğunu fark ederse, sürekli yaramazlığa başvurur.
Çocukların duygusal sorunları; kavga etme, yalan söyleme, çalma, çevreye zarar verme veya kurallara itaatsizlik gibi davranışsal bozukluklarla kendini açığa vurur. Çocukların davranışsal bozukluk sergilemelerinin amacı, içinde bulundukları duygusal kargaşayı ifade etmektir. Diğer bir deyişle, duygusal açıdan duydukları rahatsızlığı dışa vurmak için bu yolu seçerler. Sergiledikleri yanlış davranışlar aracılığıyla duygusal tedirginliklerini, anne-babalarına karşı düşmanlıklarını ve aşağılanmışlıklarını ifade ederler. Örneğin yalan söyleme davranışı, dikkat çekme ve saygı kazanma girişimlerinin bir sonucudur. Ayrıca yalan söyleyen çocuklar, kronik hırsızlıkla da sürekli güven duygusu kazanmaya çalışırlar. Açık bir şekilde hırsızlık yapma eğiliminde olmaları ve suçüstü yakalanmaları anne-babalarına karşı duydukları öfkenin bir göstergesidir. Bazı vakalarda çalınan eşyalar, çocuğun mahrum olduğu anne-baba sevgisini, gücü veya itibarı temsil etmektedir.
Çocukluk dönemine ait depresif tepkiler ve duygusal sorunlar genellikle gizli kalır. Küçük çocukların sinir krizleri, tahammülsüz oluşları, hiperaktiviteleri, uyku bozuklukları, en yaygın depresyon belirtileridir. Daha büyük çocuklardaki itaatsizlik, evden kaçma ve suça eğilimli olma gibi davranışlar da gizli bir depresyonu maskeliyor olabilir.
Duygusal sorunların maskelenmesi, yalnızca çocuklara özgü bir olay değildir. Yetişkinlerde gözlemlenen uykusuzluk, sindirim sistemi bozuklukları ve kronik gibi rahatsızlıklar da depresyonu gizliyor olabilir.
Bu kitap; çocukların eğitimsel, bedensel, duygusal ve zihinsel açıdan normal bir gelişime sahip olmasına yardımcı bazı ipuçları sunmaktadır. Çocukların kendilerine özel duygusal ihtiyaçlarının anne-babalar tarafından ihmal edilmesi, yaşamlarının mahvolmasına yetecektir.
Bu kitabın asıl amacı, başarılı birer anne-baba olabilmek ihtiyaç duyabileceğiniz bilgileri size sunmaktır. Ahlaki değerler öğretilemez, çocuk tarafından özümsenir. Anne-babalar ne ekerse, çocukları onu biçer.
Dengeli çocuklar yetiştirmek bir sanattır. Anne-babaların sorumluluklarını yerine getirmede sergileyecekleri içtenlik, çocukların gelişiminde büyük rol oynamaktadır. Kısacası, anne - babalar ektiklerini biçerler; dengeli veya uyumsuz çocuklar yetiştirmek onların ellerindedir. Çocukların uygun şekilde yetiştirilmesi için etkili çabalar sarf edilmesi, hassaslık, beceri, anlayış ve empati gereklidir. Duygusal, fiziksel ve zihinsel ihtiyaçlarının giderilmesinde, çocuklar daima bakıcılarına bağımlıdırlar. İşte bu nedenle, çocuklara bakarak anne-baba davranışlarının yansımasını görmek mümkündür.
Başarılı ve ilgili anne-babalara dönüşebilmenin mükemmel bir formülünü yazabilmek neredeyse imkansızdır. Yine de, ailelere çok yararlı olabilecek, yol gösterici bazı hususlar mevcuttur. Unutulmamalıdır ki; çocuklarda olduğu kadar, anne-babalar arasında da çok fazla farklılık bulunmaktadır. Ayrıca anne-babalardan ve evli çiftlerden bahsederken, sadece iki kişiyle değil, bu iki kişinin arasındaki etkileşimin doğurduğu sonuçlar bütünü de değerlendirmemiz gerekir. Bir de, çoğu görevde olduğu gibi, etkili çocuk bakımında da bazı önkoşulların sağlanması şarttır.
Her çocuk, birbirini seven, olgun ve duygusal sükunete sahip bir anne-babaya ihtiyaç duyar. Anne - babadan birinin olmadığı ailelerde, iki kişinin sorumluluğu bir kişinin omuzlarında olacağından, çocuk yetiştirmek çok daha zor ve karmaşık bir hal alır.
Anne-babalar çocuklarına karşı besledikleri sevgiyi yalnızca davranışlarıyla değil, ev içerisinde oluşturdukları ortamla da sunmak zorundadırlar. Sevildiğini bilen bir çocuk, kendine güven ve emniyette olma duygusuna sahip olur.
Anne-babaların, çocuklarının becerileri, ilgi alanları ve isteklerinin gelişimine bakarak kişilikleri hakkında bir anlayışa sahip olmaları gerekir. Bu anlayış sayesinde onları hedeflerine yönlendirmede yardımcı olurlar ve bu şekilde de kendilerini gerçekleştirmelerine katkıda bulunurlar.
Disiplin, rehberlik ve cesaretlendirme yardımıyla anne-babalar, çocuklarının doğal çevrelerini sağlıklı bir şekilde keşfetmelerini sağlarlar. Çocuklarının bütün potansiyel-lerini açığa çıkarabilmek için onların merak duygusunu beslerler. Bu tür imkanlardan mahrum kalan çocuklar, bilinmeyenden ve gelecekten korkarlar.
Çocukların gerçek hislerini ifade edebilmeleri, anne-babaların cesaretlendirmesine bağlıdır. Başarılı anne-babalar, ailelerine bir tür ait olma hissi aşılar, demokratik planlar ve demokratik sosyal aktiviteler hazırlarlar.
Bireysel ve ailevi sorunlar önceden düşünülmüş, gerekli yardım hazırlanmış olmalıdır. Bir problemin zorluğu kendisinden çok, onunla nasıl başa çıkıldığına bağlıdır. Bazen çocuğun ihtiyaçları nedeniyle, babanın gereksinimlerinin, en azından geçici bir süreliğine ikinci plana atılması gerekebilir. Başarılı anne-babalar her zaman, çocuklarına olan ilgilerini etkilemeden, yapmak zorunda oldukları şeyleri daha iyi şekilde yapabilmenin yollarını ararlar.
Bir çocuğun toplumla uyum sağlayamamasının sebebi genellikle aile içerisindeki yetersiz iletişimdir. Bunun sebebi de çoğunlukla anne-babaların çocuklarının yanlış anlamasıdır. Günümüz aile yapısı ve yanlış yetiştirme yöntemleri, uyumsuzluğa yol açan en güçlü iki faktördür. Bir çocuktaki duygusal karışıklıklar, anne-babasıyla bozuk bir iletişime sahip olduğunun göstergesidir. Eğer bir çocuk, yaramazlık yapmanın tek dikkat çekme yolu olduğunu fark ederse, sürekli yaramazlığa başvurur.
Çocukların duygusal sorunları; kavga etme, yalan söyleme, çalma, çevreye zarar verme veya kurallara itaatsizlik gibi davranışsal bozukluklarla kendini açığa vurur. Çocukların davranışsal bozukluk sergilemelerinin amacı, içinde bulundukları duygusal kargaşayı ifade etmektir. Diğer bir deyişle, duygusal açıdan duydukları rahatsızlığı dışa vurmak için bu yolu seçerler. Sergiledikleri yanlış davranışlar aracılığıyla duygusal tedirginliklerini, anne-babalarına karşı düşmanlıklarını ve aşağılanmışlıklarını ifade ederler. Örneğin yalan söyleme davranışı, dikkat çekme ve saygı kazanma girişimlerinin bir sonucudur. Ayrıca yalan söyleyen çocuklar, kronik hırsızlıkla da sürekli güven duygusu kazanmaya çalışırlar. Açık bir şekilde hırsızlık yapma eğiliminde olmaları ve suçüstü yakalanmaları anne-babalarına karşı duydukları öfkenin bir göstergesidir. Bazı vakalarda çalınan eşyalar, çocuğun mahrum olduğu anne-baba sevgisini, gücü veya itibarı temsil etmektedir.
Çocukluk dönemine ait depresif tepkiler ve duygusal sorunlar genellikle gizli kalır. Küçük çocukların sinir krizleri, tahammülsüz oluşları, hiperaktiviteleri, uyku bozuklukları, en yaygın depresyon belirtileridir. Daha büyük çocuklardaki itaatsizlik, evden kaçma ve suça eğilimli olma gibi davranışlar da gizli bir depresyonu maskeliyor olabilir.
Duygusal sorunların maskelenmesi, yalnızca çocuklara özgü bir olay değildir. Yetişkinlerde gözlemlenen uykusuzluk, sindirim sistemi bozuklukları ve kronik gibi rahatsızlıklar da depresyonu gizliyor olabilir.
Bu kitap; çocukların eğitimsel, bedensel, duygusal ve zihinsel açıdan normal bir gelişime sahip olmasına yardımcı bazı ipuçları sunmaktadır. Çocukların kendilerine özel duygusal ihtiyaçlarının anne-babalar tarafından ihmal edilmesi, yaşamlarının mahvolmasına yetecektir.
Bu kitabın asıl amacı, başarılı birer anne-baba olabilmek ihtiyaç duyabileceğiniz bilgileri size sunmaktır. Ahlaki değerler öğretilemez, çocuk tarafından özümsenir. Anne-babalar ne ekerse, çocukları onu biçer.