O çikolatadan nefret eden ama deli gibi çikolatalı süt içen ironik bir kişilik. Gözlerinin mavisi ruhuna yansımış bir balık… Onun özel kelimeleri, çileden çıkaran bir içsesi, nefret ettiği büyük mavi gözleri var.
Onun silahı kelimeler; öyle ki, tek bir kelimenin binlerce tekmeye eşdeğer olduğunu biliyor. Kendini nefes alan bir ölü olarak tanımlıyor, kaderinin acı çekmek olduğuna inanıyor… En mutlu anlarında bile.
Ve şimdi ise bir martının kanatları altında korkusuzca yaşıyor.
“Ben en çok martıya aşık olan balık için üzülüyorum… Yanına gitse mutlu olur ama ölür. Suda kalsa yaşar ama uzaktan izler sadece. Dokunamaz. Öpemez. Hissedemez. Sarılamaz. Gözyaşını silemez. Acısına ortak olamaz.”
O çikolatadan nefret eden ama deli gibi çikolatalı süt içen ironik bir kişilik. Gözlerinin mavisi ruhuna yansımış bir balık… Onun özel kelimeleri, çileden çıkaran bir içsesi, nefret ettiği büyük mavi gözleri var.
Onun silahı kelimeler; öyle ki, tek bir kelimenin binlerce tekmeye eşdeğer olduğunu biliyor. Kendini nefes alan bir ölü olarak tanımlıyor, kaderinin acı çekmek olduğuna inanıyor… En mutlu anlarında bile.
Ve şimdi ise bir martının kanatları altında korkusuzca yaşıyor.
“Ben en çok martıya aşık olan balık için üzülüyorum… Yanına gitse mutlu olur ama ölür. Suda kalsa yaşar ama uzaktan izler sadece. Dokunamaz. Öpemez. Hissedemez. Sarılamaz. Gözyaşını silemez. Acısına ortak olamaz.”