Bir deprem ülkesi olarak Türkiye, deprem gerçeğiyle yaşamayı öğrenmesi gereken ülkelerin başında gelmektedir. Bu gerçek, Türk toplumunu depremin her aşamasıyla ilgili bilinçlenmeye, deprem öncesinde, esnasında, sonrasında etkili iletişim kurma yeteneğini geliştirmeye ve deprem okuryazarı olmaya mecbur bırakmaktadır. Deprem okuryazarlığı, deprem konusunda bilgi ve farkındalık düzeyini artırarak depreme ilişkin iletişimsel simgelerin etkili bir biçimde kullanabilmesini ifade eden bir yaklaşımdır. Deprem iletişimi ve afet yönetimi ise; depremin dinamiklerini öngörmeyi, anlamayı ve kavramayı da kapsayan deprem okuryazarlığının en büyük destekleyicileri arasında yer almaktadır. Bu noktalardan hareketle elinizdeki eser; toplumda deprem okuryazarlığı kavramına ilişkin farkındalığın yaratılmasında, söz konusu okuryazarlığın gerekliliğinin ve öneminin kavranmasında, deprem iletişimi ve afet yönetimiyle ilişkilendirilerek anlamlandırılmasında okuyucuya yeni bir ufuk açacaktır.
Bir deprem ülkesi olarak Türkiye, deprem gerçeğiyle yaşamayı öğrenmesi gereken ülkelerin başında gelmektedir. Bu gerçek, Türk toplumunu depremin her aşamasıyla ilgili bilinçlenmeye, deprem öncesinde, esnasında, sonrasında etkili iletişim kurma yeteneğini geliştirmeye ve deprem okuryazarı olmaya mecbur bırakmaktadır. Deprem okuryazarlığı, deprem konusunda bilgi ve farkındalık düzeyini artırarak depreme ilişkin iletişimsel simgelerin etkili bir biçimde kullanabilmesini ifade eden bir yaklaşımdır. Deprem iletişimi ve afet yönetimi ise; depremin dinamiklerini öngörmeyi, anlamayı ve kavramayı da kapsayan deprem okuryazarlığının en büyük destekleyicileri arasında yer almaktadır. Bu noktalardan hareketle elinizdeki eser; toplumda deprem okuryazarlığı kavramına ilişkin farkındalığın yaratılmasında, söz konusu okuryazarlığın gerekliliğinin ve öneminin kavranmasında, deprem iletişimi ve afet yönetimiyle ilişkilendirilerek anlamlandırılmasında okuyucuya yeni bir ufuk açacaktır.