“Cennetin kapısının üzerinde ‘Kabul’ yazıyormuş... Olduğun gibi, kendin gibi ve her ne oluyorsa orada olup kabulde olmak. Buymuş anlatılan. Cehennemin kapısında ise ‘İnkâr’ yazıyormuş. Aldığını, sana verileni, olanı kabul edememek... Oradan çıkan dumanlarmış; kin, öfke ve yas. Karanlıkmış orası, tıpkı içim gibi. Şimdi benim önüm aydınlanıyor… Bırakmak istiyorum ağırlıklarımı ve huysuzluklarımı. Bu anlattıklarımı fark ettikçe, sanki içimde bir yerlerde çırpınıp duran kuş özgür kaldı. Nedenini bilemediğim huzursuzluklarım son buldu. Hayata ne katabilirim dedikçe, cennet bahçemin çiçekleri coşuyor. Seyrettiklerim güzelleşiyor...”
Hayatla sürekli bir çarpışma hâlinde yaşayan, ışığını içeri hapsetmiş genç bir kadındır Derin. Geçmişin acı veren anılarını, kaybettiklerinin boşluğunu hayatının başköşesine yerleştirmiştir. Oysa hayat tesadüf gibi görünen karşılaşmalar, olaylar eliyle seslenmektedir ona: ‘Aç yüreğinin kapılarını, içinden yükselen sesin ne söylediğini dinle, kalbinin pusulasını eline al ve cesaretle yürümeye başla. Sendeleyip düşsen de, dizlerin kanasa da devam et. Benzersiz hayatını gerçekleştirme yolunda tutkuyla yürümeyi sürdür.’
Hayatın çağrısına kulak veren Derin tıpkı bir bebek gibi sancıyla doğacaktır yeni hayatına.
Meltem Reyhan, hayatımızın en önemli macerasının gerçekte kim olduğumuzu ve yaşama amacımızı keşfetme yolculuğu olduğunu, ilham veren bir hikâyeyle anlatıyor bizlere.
“Cennetin kapısının üzerinde ‘Kabul’ yazıyormuş... Olduğun gibi, kendin gibi ve her ne oluyorsa orada olup kabulde olmak. Buymuş anlatılan. Cehennemin kapısında ise ‘İnkâr’ yazıyormuş. Aldığını, sana verileni, olanı kabul edememek... Oradan çıkan dumanlarmış; kin, öfke ve yas. Karanlıkmış orası, tıpkı içim gibi. Şimdi benim önüm aydınlanıyor… Bırakmak istiyorum ağırlıklarımı ve huysuzluklarımı. Bu anlattıklarımı fark ettikçe, sanki içimde bir yerlerde çırpınıp duran kuş özgür kaldı. Nedenini bilemediğim huzursuzluklarım son buldu. Hayata ne katabilirim dedikçe, cennet bahçemin çiçekleri coşuyor. Seyrettiklerim güzelleşiyor...”
Hayatla sürekli bir çarpışma hâlinde yaşayan, ışığını içeri hapsetmiş genç bir kadındır Derin. Geçmişin acı veren anılarını, kaybettiklerinin boşluğunu hayatının başköşesine yerleştirmiştir. Oysa hayat tesadüf gibi görünen karşılaşmalar, olaylar eliyle seslenmektedir ona: ‘Aç yüreğinin kapılarını, içinden yükselen sesin ne söylediğini dinle, kalbinin pusulasını eline al ve cesaretle yürümeye başla. Sendeleyip düşsen de, dizlerin kanasa da devam et. Benzersiz hayatını gerçekleştirme yolunda tutkuyla yürümeyi sürdür.’
Hayatın çağrısına kulak veren Derin tıpkı bir bebek gibi sancıyla doğacaktır yeni hayatına.
Meltem Reyhan, hayatımızın en önemli macerasının gerçekte kim olduğumuzu ve yaşama amacımızı keşfetme yolculuğu olduğunu, ilham veren bir hikâyeyle anlatıyor bizlere.