“Eski bir kapının eşiğinde
Yüzünü gökkuşağına dikip
“Çocuk insanın babasıdır”
Diyen kadın geliyor aklıma.
Taşlı kıyısı boyunca Fırat’ın
Dilimde hep hüzünlü bir şarkı…
İri bir kartal son hızla iniyordu yere
Denize kavuşamayan vahşi bir nehir
Habire yatağını değiştiriyordu.
Gecenin karanlığında kocaman gözleriyle
Sessizce dala tüneyen baykuş
Gözlüyordu karanlığın ruhunu.
Ozanların yalnız, yoksul
Ve kederli ölümleri ve “Dost dost ille kavga”
Diyen Enver Gökçe geliyordu aklıma.”
“Eski bir kapının eşiğinde
Yüzünü gökkuşağına dikip
“Çocuk insanın babasıdır”
Diyen kadın geliyor aklıma.
Taşlı kıyısı boyunca Fırat’ın
Dilimde hep hüzünlü bir şarkı…
İri bir kartal son hızla iniyordu yere
Denize kavuşamayan vahşi bir nehir
Habire yatağını değiştiriyordu.
Gecenin karanlığında kocaman gözleriyle
Sessizce dala tüneyen baykuş
Gözlüyordu karanlığın ruhunu.
Ozanların yalnız, yoksul
Ve kederli ölümleri ve “Dost dost ille kavga”
Diyen Enver Gökçe geliyordu aklıma.”