Uzun yıllar bu sektörde bir öğretmen olarak görev yapmış olan Selim Belenoğlu; dershaneciliğin Türkiye’deki hikâyesini, kendi yaşadıkları, tanıklıkları üzerinden, kimi zaman esprili kimi zaman trajikomik ama hep ayağını gerçeğin taşlarına basarak, çarpıcı bir üslupla kaleme alıyor.
Kitabı okurken, hem paralı hâle gelen eğitimin özünden ne denli uzaklaşıp, nerelere evrilebildiğine hem de iyisi-kötüsüyle birbirinden ilginç insan hikâyelerine tanık olacaksınız.
“Anayasadaki tanımıyla sosyal devletin; parasız, bilimsel, laik, kaliteli bir eğitim verme gibi yükümlülüğü var. Çözüm; tartışmasız, kayıtsız koşulsuz burada. Çağın gereklerine göre okullar, eğitim kurumları yaşama geçmeli. Tarikat ve cemaatler, eğitim kurumlarından tasfiye edilmeli. Devletin ciddi bir öğretmen yetiştirme programı olmalı. Atatürk ve Cumhuriyet değerlerini temel alan bir eğitim felsefesi geliştirilmeli...”
Uzun yıllar bu sektörde bir öğretmen olarak görev yapmış olan Selim Belenoğlu; dershaneciliğin Türkiye’deki hikâyesini, kendi yaşadıkları, tanıklıkları üzerinden, kimi zaman esprili kimi zaman trajikomik ama hep ayağını gerçeğin taşlarına basarak, çarpıcı bir üslupla kaleme alıyor.
Kitabı okurken, hem paralı hâle gelen eğitimin özünden ne denli uzaklaşıp, nerelere evrilebildiğine hem de iyisi-kötüsüyle birbirinden ilginç insan hikâyelerine tanık olacaksınız.
“Anayasadaki tanımıyla sosyal devletin; parasız, bilimsel, laik, kaliteli bir eğitim verme gibi yükümlülüğü var. Çözüm; tartışmasız, kayıtsız koşulsuz burada. Çağın gereklerine göre okullar, eğitim kurumları yaşama geçmeli. Tarikat ve cemaatler, eğitim kurumlarından tasfiye edilmeli. Devletin ciddi bir öğretmen yetiştirme programı olmalı. Atatürk ve Cumhuriyet değerlerini temel alan bir eğitim felsefesi geliştirilmeli...”