Devlet ve Borçla Yönetmek, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından başlayarak Türkiye’de tabiyet ilişkisini, birbirini besleyen ve bir ağ şeklinde genişleyen iki kavramı inşa ederek açıklıyor: Borç ve güvenlik devleti. Foucault’dan ödünç alınan dispositif kavramını, borç ve güvenlik devletini Türkiye’deki tabiyet ilişkisinin yeni biçimini anlamak için başarılı bir biçimde kullanan çalışma; yurttaşın hem borçlu hem de potansiyel tehdit olarak nasıl kurulduğunu, bu iki dispositifin pratik işleyişi ile açıklıyor. Siyasal bir kategori olarak yurttaşın yerine siyasal taleplerinden çekilip çıkarılan borçlu insanın güvensizlik içindeki yeni tabi konumunu anlamak için bir anahtar sunuyor.
2000’li yılların iki ana eğilimini, finansallaşma ve güvenlik devletini tabiyet ilişkilerini kuran iki yönetim tertibatı olarak konumlandıran kitap okurunu her biri kendi başına önemli iki litaratürle buluşturmakla kalmıyor; yeni yönetim formunun yarattığı yeni öznellik biçimlerinin pratikte nasıl ortaya çıktığını tartışarak politik bir mücadele eksenine de işaret ediyor.
Devlet ve Borçla Yönetmek, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından başlayarak Türkiye’de tabiyet ilişkisini, birbirini besleyen ve bir ağ şeklinde genişleyen iki kavramı inşa ederek açıklıyor: Borç ve güvenlik devleti. Foucault’dan ödünç alınan dispositif kavramını, borç ve güvenlik devletini Türkiye’deki tabiyet ilişkisinin yeni biçimini anlamak için başarılı bir biçimde kullanan çalışma; yurttaşın hem borçlu hem de potansiyel tehdit olarak nasıl kurulduğunu, bu iki dispositifin pratik işleyişi ile açıklıyor. Siyasal bir kategori olarak yurttaşın yerine siyasal taleplerinden çekilip çıkarılan borçlu insanın güvensizlik içindeki yeni tabi konumunu anlamak için bir anahtar sunuyor.
2000’li yılların iki ana eğilimini, finansallaşma ve güvenlik devletini tabiyet ilişkilerini kuran iki yönetim tertibatı olarak konumlandıran kitap okurunu her biri kendi başına önemli iki litaratürle buluşturmakla kalmıyor; yeni yönetim formunun yarattığı yeni öznellik biçimlerinin pratikte nasıl ortaya çıktığını tartışarak politik bir mücadele eksenine de işaret ediyor.