Hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmezlerinden birinin de devletin sorumluluğu olduğu genel kabul görmektedir. Ancak konunun ayrıntılarına bakıldığında, sorumluluğun devletin tüm faaliyetlerine teşmil edilmediği, kural olarak yalnızca idari faaliyetlerle sınırlı tutulduğu görülmektedir. Elinizdeki eser yargısal faaliyetlerden sorumluluğun önünde sorumsuzluğu haklı çıkarabilecek bir engelin mevcut olup olmadığını incelemekte ve yine hukuk devleti ilkesinden kaynaklanan bir engelin bulunmadığı hallerde, aksi yönde özel bir düzenleme bulunmasa bile, yargısal faaliyetlerden sorumluluğun kabul edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Eser konunun tarihsel ve teorik temelleri dışında yargısal faaliyetlerden sorumluluğa ilişkin pozitif hukuki düzenlemelere de yer vermektedir.
Hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmezlerinden birinin de devletin sorumluluğu olduğu genel kabul görmektedir. Ancak konunun ayrıntılarına bakıldığında, sorumluluğun devletin tüm faaliyetlerine teşmil edilmediği, kural olarak yalnızca idari faaliyetlerle sınırlı tutulduğu görülmektedir. Elinizdeki eser yargısal faaliyetlerden sorumluluğun önünde sorumsuzluğu haklı çıkarabilecek bir engelin mevcut olup olmadığını incelemekte ve yine hukuk devleti ilkesinden kaynaklanan bir engelin bulunmadığı hallerde, aksi yönde özel bir düzenleme bulunmasa bile, yargısal faaliyetlerden sorumluluğun kabul edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Eser konunun tarihsel ve teorik temelleri dışında yargısal faaliyetlerden sorumluluğa ilişkin pozitif hukuki düzenlemelere de yer vermektedir.