Revizyonist “determinist realizmin” duruş ve yaklaşımından daha önce söz etmiştim. Bu çizgi, başka şeylerin yanı sıra, nesnel gerçekliğe (veya zorunluluğa) karşı pasif bir yaklaşımı içerir, nesnel faktörü saf anlamda nesnel -ve saf anlamda “dışsal”- görür ve nesnel ve öznel faktörler arasındaki canlı diyalektik ilişki ile öznel faktörün (halkın bilinçli eyleminin) nesnel faktöre tepki verme ve dönüştürme becerisini kavramaz. Bir başka deyişle bu “determinist realizm”, zorunluluğu özgürlüğe dönüştürme yönündeki temel yönelimi ve bu olasılığı anlamaz. Kişinin herhangi bir verili zamanda karşı karşıya olduğu zorunluluk da dâhil olmak üzere, gerçekliğin tümünün çelişkili yapısını gerçek anlamda, yahut tam anlamda kavramaz. Bu yüzden “determinist realizmin” temel özelliklerinden biri, nesnel ve öznel faktörler arasındaki ilişkinin diyalektik olarak kavranmasını hatalı bir şekilde “volontarizm” olarak görmesi ve meselelere canlı, dinamik, hareketli ve değişen bir tarzda bakmak yerine, fazlasıyla doğrusal, belirgin özellikleri olmayan biçimlerde, temel olarak tek tip ve çelişkisiz olarak bakmasıdır.
İşte bu yüzden, devrimci bir durumun ortaya çıkmasını beklerken onu hızlandırmak, materyalizmin ve diyalektiğin uygulanması açısından temel bir yönelim noktasıdır. Bu sadece soyut ahlaki anlamda, hızlandırmanın sadece beklemekten daha iyi olduğu demek değildir -ki elbette bir yanıyla böyledir- ve bu esasen, maddi gerçekliğin hareket ve gelişiminin ve farklı çelişkilerin iç içe geçmesinin dinamik şekilde anlaşılmasıyla ve Lenin’in vurguladığı gibi, doğadaki ve toplumdaki bütün sınırların, gerçek olmakla birlikte mutlak olmadığı, koşullara tabi ve göreceli olduğu gerçeğiyle ilintilidir.
Bob Avakian
Revizyonist “determinist realizmin” duruş ve yaklaşımından daha önce söz etmiştim. Bu çizgi, başka şeylerin yanı sıra, nesnel gerçekliğe (veya zorunluluğa) karşı pasif bir yaklaşımı içerir, nesnel faktörü saf anlamda nesnel -ve saf anlamda “dışsal”- görür ve nesnel ve öznel faktörler arasındaki canlı diyalektik ilişki ile öznel faktörün (halkın bilinçli eyleminin) nesnel faktöre tepki verme ve dönüştürme becerisini kavramaz. Bir başka deyişle bu “determinist realizm”, zorunluluğu özgürlüğe dönüştürme yönündeki temel yönelimi ve bu olasılığı anlamaz. Kişinin herhangi bir verili zamanda karşı karşıya olduğu zorunluluk da dâhil olmak üzere, gerçekliğin tümünün çelişkili yapısını gerçek anlamda, yahut tam anlamda kavramaz. Bu yüzden “determinist realizmin” temel özelliklerinden biri, nesnel ve öznel faktörler arasındaki ilişkinin diyalektik olarak kavranmasını hatalı bir şekilde “volontarizm” olarak görmesi ve meselelere canlı, dinamik, hareketli ve değişen bir tarzda bakmak yerine, fazlasıyla doğrusal, belirgin özellikleri olmayan biçimlerde, temel olarak tek tip ve çelişkisiz olarak bakmasıdır.
İşte bu yüzden, devrimci bir durumun ortaya çıkmasını beklerken onu hızlandırmak, materyalizmin ve diyalektiğin uygulanması açısından temel bir yönelim noktasıdır. Bu sadece soyut ahlaki anlamda, hızlandırmanın sadece beklemekten daha iyi olduğu demek değildir -ki elbette bir yanıyla böyledir- ve bu esasen, maddi gerçekliğin hareket ve gelişiminin ve farklı çelişkilerin iç içe geçmesinin dinamik şekilde anlaşılmasıyla ve Lenin’in vurguladığı gibi, doğadaki ve toplumdaki bütün sınırların, gerçek olmakla birlikte mutlak olmadığı, koşullara tabi ve göreceli olduğu gerçeğiyle ilintilidir.
Bob Avakian