Abdülkâhir el-Cürcânî bilim hayatının ilk dönemlerinde sesbilimden cümle yapısına dilbilimin her alanında eserler veren uzman bir dilbilimci iken, sonraki dönemlerde iktidar ve bilim çevrelerindeki gelişmelerin de etkisiyle edebî eleştiri, belâgat ve dil felsefesi alanlarına yönelmiştir. Onun bilim kariyeri dikkat çekici gelişim ve dönüşümlere sahne olmuştur. Fakat geldiği son noktadan geriye dönüp bakıldığında bu kariyerin sanki tek bir şeye adandığı gözlenir: sözdizimi nazariyesi. Cürcânî’nin ilk dönem eserleri sözdizimi nazariyesini içten içe hazırlamış, sonraki eserleri ise bu nazariyenin ortaya konarak geliştirilmesine hizmet etmiştir.
Bu çalışmada, Abdülkâhir el-Cürcânî’nin dil, söz ve fesahate dair görüşleri sözdizimi nazariyesi çerçevesinde ele alınmıştır. Eserde dil ve sözün mahiyeti, dil-düşünce ilişkisi, dilsel delalet, edebî değerin kaynağı gibi dil felsefesi ve belâgatin temel meseleleri Cürcânî’nin metinlerinden hareketle derinlemesine incelenmiştir. Kavramsal ve tarihsel derinliğe sahip bu eser, İslam düşüncesinin çağdaş dönemde ihmal edilmiş olan dil felsefesi ve belâgat alanlarında önemli bir boşluğu doldurmaktadır.
Abdülkâhir el-Cürcânî bilim hayatının ilk dönemlerinde sesbilimden cümle yapısına dilbilimin her alanında eserler veren uzman bir dilbilimci iken, sonraki dönemlerde iktidar ve bilim çevrelerindeki gelişmelerin de etkisiyle edebî eleştiri, belâgat ve dil felsefesi alanlarına yönelmiştir. Onun bilim kariyeri dikkat çekici gelişim ve dönüşümlere sahne olmuştur. Fakat geldiği son noktadan geriye dönüp bakıldığında bu kariyerin sanki tek bir şeye adandığı gözlenir: sözdizimi nazariyesi. Cürcânî’nin ilk dönem eserleri sözdizimi nazariyesini içten içe hazırlamış, sonraki eserleri ise bu nazariyenin ortaya konarak geliştirilmesine hizmet etmiştir.
Bu çalışmada, Abdülkâhir el-Cürcânî’nin dil, söz ve fesahate dair görüşleri sözdizimi nazariyesi çerçevesinde ele alınmıştır. Eserde dil ve sözün mahiyeti, dil-düşünce ilişkisi, dilsel delalet, edebî değerin kaynağı gibi dil felsefesi ve belâgatin temel meseleleri Cürcânî’nin metinlerinden hareketle derinlemesine incelenmiştir. Kavramsal ve tarihsel derinliğe sahip bu eser, İslam düşüncesinin çağdaş dönemde ihmal edilmiş olan dil felsefesi ve belâgat alanlarında önemli bir boşluğu doldurmaktadır.