Dilin Afetleri Okundukça Susturan Eser

Stok Kodu:
9786250019757
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
288
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024-05
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%30 indirimli
350,00TL
245,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 29,94TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786250019757
1334876
Dilin Afetleri Okundukça Susturan Eser
Dilin Afetleri Okundukça Susturan Eser
245.00

İmânın şartı, kelime-i tevhidi mânâ ve içeriğine inanarak söylemektir. Bu da 'dil' ile mümkündür. Dil, kalbe inen yol, mutluluğun da mutsuzluğun da anahtarıdır. Mü'minc yakışan, bu anahtarı mutluluk yolunda kullanıp, yaratılış gayesinde eskitmek; yaratıcısını razı edici kelimeler sarf edip, O'nu gazaplandırmaktan sakınmaktır.
Ancak gel gör ki bunu hayata geçirmek, bilinçli bir inanana bile zor ve ağır gelmektedir. Kavgalar, sataşmalar, kalpler kırıp gönüller yıkmalar... Acaba biz, dilimize hâkim olabiliyor muyuz? Maalesef'söz ola kestire başı" Yunus menşeli özlü sözü yaşayıp yaşatmaktayız. Nerede yanlış yapıyor, nasıl aldanıyoruz? Niçin bile bile sözlerimizin esiri oluyoruz? Gayeye götüren her yol mubahtır fikri, İslâm ruhuna aykırı bir felsefedir. Seni sen yapan düşüncelerindir; bildiklerin ise atabildiklerin kadardır.
Artık nasihatçilerin, hatiplerin, hoca ve öğrencilerin, anadillerini tüm detaylarıyla öğrenip, ağız dillerini iyi yönlendirmeleri gerekmektedir. Çünkü toplumu aydınlatacak olanlar ancak bu sınıflardır.
Zaten ev halkından mahalle eşrafına; sınıftaki talebeden toplumun tüm kesimine kadar insanımız, dil faktörünün din- devlet-insan üç sacayağı üzerindeki tesirinin az çok farkındadır.
Mesele farkındalığı, olumlu olarak yansıtmaktır. Allah Teâlâ'nın sevgilisi efendimiz Muhammed ıfi, "Kişi iki küçük uzvuyla; kalp ve diliyle değerlendirilir." buyurarak, konuyu vecîz bir şekilde ne de güzel ifâde etmektedir değil mi? Lâl olaydım da demeyeydim; ah şu dilimi arılar ısıraydı da... bunlar nadimin nedamet naraları, geçmişin hüsranları, sık duyulan cümle parçacıklarıdır. Sıddik-ı ekber, halife-i evvel Hz. Ebû Bekir r.a  "Gün geldi, ağladığım günlere ağladım." demesi gibi...
İşte elinizde bulunan bu muhteşem eser, takriben bin sene evvelden günümüze kadar tazeliğini koruyarak gelen, İmâm Gazalinin dile dâir sorun-neden ve çözüm içerikli kitabıdır. Rabbimizden bize acıyıp merhamet etmesini umarak, her harfini abdestli olarak tercüme ettiğimiz bu şaheser, geçmişte yaptığımız doğruları tasdik; yanlışlarımızı tenkit ve telâfi; gelecekte edinmemiz gereken şiarı her yönüyle ele almaktadır. Başarı yüceler yücesi Rabbimizdendir.

İmânın şartı, kelime-i tevhidi mânâ ve içeriğine inanarak söylemektir. Bu da 'dil' ile mümkündür. Dil, kalbe inen yol, mutluluğun da mutsuzluğun da anahtarıdır. Mü'minc yakışan, bu anahtarı mutluluk yolunda kullanıp, yaratılış gayesinde eskitmek; yaratıcısını razı edici kelimeler sarf edip, O'nu gazaplandırmaktan sakınmaktır.
Ancak gel gör ki bunu hayata geçirmek, bilinçli bir inanana bile zor ve ağır gelmektedir. Kavgalar, sataşmalar, kalpler kırıp gönüller yıkmalar... Acaba biz, dilimize hâkim olabiliyor muyuz? Maalesef'söz ola kestire başı" Yunus menşeli özlü sözü yaşayıp yaşatmaktayız. Nerede yanlış yapıyor, nasıl aldanıyoruz? Niçin bile bile sözlerimizin esiri oluyoruz? Gayeye götüren her yol mubahtır fikri, İslâm ruhuna aykırı bir felsefedir. Seni sen yapan düşüncelerindir; bildiklerin ise atabildiklerin kadardır.
Artık nasihatçilerin, hatiplerin, hoca ve öğrencilerin, anadillerini tüm detaylarıyla öğrenip, ağız dillerini iyi yönlendirmeleri gerekmektedir. Çünkü toplumu aydınlatacak olanlar ancak bu sınıflardır.
Zaten ev halkından mahalle eşrafına; sınıftaki talebeden toplumun tüm kesimine kadar insanımız, dil faktörünün din- devlet-insan üç sacayağı üzerindeki tesirinin az çok farkındadır.
Mesele farkındalığı, olumlu olarak yansıtmaktır. Allah Teâlâ'nın sevgilisi efendimiz Muhammed ıfi, "Kişi iki küçük uzvuyla; kalp ve diliyle değerlendirilir." buyurarak, konuyu vecîz bir şekilde ne de güzel ifâde etmektedir değil mi? Lâl olaydım da demeyeydim; ah şu dilimi arılar ısıraydı da... bunlar nadimin nedamet naraları, geçmişin hüsranları, sık duyulan cümle parçacıklarıdır. Sıddik-ı ekber, halife-i evvel Hz. Ebû Bekir r.a  "Gün geldi, ağladığım günlere ağladım." demesi gibi...
İşte elinizde bulunan bu muhteşem eser, takriben bin sene evvelden günümüze kadar tazeliğini koruyarak gelen, İmâm Gazalinin dile dâir sorun-neden ve çözüm içerikli kitabıdır. Rabbimizden bize acıyıp merhamet etmesini umarak, her harfini abdestli olarak tercüme ettiğimiz bu şaheser, geçmişte yaptığımız doğruları tasdik; yanlışlarımızı tenkit ve telâfi; gelecekte edinmemiz gereken şiarı her yönüyle ele almaktadır. Başarı yüceler yücesi Rabbimizdendir.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat