Elinizdeki bu eserin şerhi olan iki nüshası kütüphanemde bulunmaktadır. Bunlardan birincisi hicri 1297 (miladi, 1879) tarihlidir ve Davud el-Karsi’nin şerhidir. Ötekisi de hicri 1318 (miladi, 1900) tarihlidir. Bu da Davud el-Karsi’nin tahrif edilmiş olan baskısıdır.
Bu ikinci nüshada, Kaside-i Nuniye’nin iki adet şerhi bulunmaktadır. Bu şerhlerden biri, yine Davud el-Karsi’ye aittir ve fakat eser üzerinde oynama yapılmış. Birinci nüshada yer alan ve Tasavvufu, şeyhleri tenkit eden bilgiler çıkarılmış ve eser bu şekilde sunulmuştur. Fakaet eser üzerinde neden oynandığına ve kim tarafından tahrifat yapıldığına dair herhangi bir bilgi ve açıklama da yoktur.
Aynı eserin kenarında yer alan şerh ise, Hayali diye ün kazanmış olan Şemseddin Ahmed b. Musa’ya ait şerhtir. Yalnız burada bizi ilgilendiren Davud el-Karsi’ye ait olanıdır. Biz burada sadece üzerinde açıklamayapılmış olan Beyitleri ele alacak ve önceki ile sonrakini karıştırmak suretiyle sunacağız. Böylece Tasavvuf erbabının, asıl hüviyetlerini gizlemek amacıyla nasıl yollara giriştiklerini de belgesiyle görmüş olacağız.
Elinizdeki bu eserin şerhi olan iki nüshası kütüphanemde bulunmaktadır. Bunlardan birincisi hicri 1297 (miladi, 1879) tarihlidir ve Davud el-Karsi’nin şerhidir. Ötekisi de hicri 1318 (miladi, 1900) tarihlidir. Bu da Davud el-Karsi’nin tahrif edilmiş olan baskısıdır.
Bu ikinci nüshada, Kaside-i Nuniye’nin iki adet şerhi bulunmaktadır. Bu şerhlerden biri, yine Davud el-Karsi’ye aittir ve fakat eser üzerinde oynama yapılmış. Birinci nüshada yer alan ve Tasavvufu, şeyhleri tenkit eden bilgiler çıkarılmış ve eser bu şekilde sunulmuştur. Fakaet eser üzerinde neden oynandığına ve kim tarafından tahrifat yapıldığına dair herhangi bir bilgi ve açıklama da yoktur.
Aynı eserin kenarında yer alan şerh ise, Hayali diye ün kazanmış olan Şemseddin Ahmed b. Musa’ya ait şerhtir. Yalnız burada bizi ilgilendiren Davud el-Karsi’ye ait olanıdır. Biz burada sadece üzerinde açıklamayapılmış olan Beyitleri ele alacak ve önceki ile sonrakini karıştırmak suretiyle sunacağız. Böylece Tasavvuf erbabının, asıl hüviyetlerini gizlemek amacıyla nasıl yollara giriştiklerini de belgesiyle görmüş olacağız.