Dinin Şekillendirdiği Siyasetten Siyasetin Şekillendirdiği Dine Din - Siyaset İlişkisi Açısından Me'mun Dönemi Mihnesi

Stok Kodu:
9786257283151
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
480
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-02
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%24 indirimli
600,00TL
456,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 55,73TL
KARGO BEDAVA
Temin süresi 2-5 gündür.
9786257283151
1218500
Dinin Şekillendirdiği Siyasetten Siyasetin Şekillendirdiği Dine
Dinin Şekillendirdiği Siyasetten Siyasetin Şekillendirdiği Dine Din - Siyaset İlişkisi Açısından Me'mun Dönemi Mihnesi
456.00

Teolojik konusu Halku-l-Kur'ân olan Me'mun dönemi mihne uygulamalarında, görünüşteki sorun teolojik olmasına karşın, bu tartışmayı bir toplumsal trajediye dönüştüren; devletin dinî alana müdahil olarak bazı grupları ötekileştirmesidir. Gelenekte halifenin dinî, hukuki ve idarî hiyerarşinin en üst organı oluşu, mihnelerin beslendiği sağlıksız zemindir. Sistem içinde ‘check and balance'ın öngörülmemiş olması sistemin kendi içindeki kronik sorunudur. İslam siyaset geleneğinde din ve devlet arasında sınırların belirlenememişliği, mihne türü kırılmalara yol açmıştır. Halifenin dinî eğilimi, mihnenin kime karşı olacağını belirlemişse de mihnelerin ortaya çıkması onun kimliğinden bağımsız olarak bir gelenek sorunu olmayı sürecin tümü boyunca sürdürmüştür. Bu bağlamda Ömer b. Hattab, Ebu Hureyre'ye hadis aktarma yasağı getirmiş; Ömer b. Abdülaziz, Ca‘d b. Dirhem'e konuşma ve davranış sınırlaması getirmiş; Mu'tasım ve Vasık ise Ahmed b. Hanbel'e rivayet aktarma yasağı koymuştur. Bir yasaklama olarak bu üç uygulamanın bizce birbirinden farkı yoktur. Bize göre burada temel sorun, kime yasak getirildiği değil, dinî alana ilişkin yasak koyma yetkisinin devlet başkanında bulunup bulunmayacağıdır. Böyle bir yetkinin devlet başkanında olduğunu varsayan bir yapıda, ekol ve grupların bazen birine bazen ötekine yasaklar getirilmesi ise kaçınılmazdır.

Teolojik konusu Halku-l-Kur'ân olan Me'mun dönemi mihne uygulamalarında, görünüşteki sorun teolojik olmasına karşın, bu tartışmayı bir toplumsal trajediye dönüştüren; devletin dinî alana müdahil olarak bazı grupları ötekileştirmesidir. Gelenekte halifenin dinî, hukuki ve idarî hiyerarşinin en üst organı oluşu, mihnelerin beslendiği sağlıksız zemindir. Sistem içinde ‘check and balance'ın öngörülmemiş olması sistemin kendi içindeki kronik sorunudur. İslam siyaset geleneğinde din ve devlet arasında sınırların belirlenememişliği, mihne türü kırılmalara yol açmıştır. Halifenin dinî eğilimi, mihnenin kime karşı olacağını belirlemişse de mihnelerin ortaya çıkması onun kimliğinden bağımsız olarak bir gelenek sorunu olmayı sürecin tümü boyunca sürdürmüştür. Bu bağlamda Ömer b. Hattab, Ebu Hureyre'ye hadis aktarma yasağı getirmiş; Ömer b. Abdülaziz, Ca‘d b. Dirhem'e konuşma ve davranış sınırlaması getirmiş; Mu'tasım ve Vasık ise Ahmed b. Hanbel'e rivayet aktarma yasağı koymuştur. Bir yasaklama olarak bu üç uygulamanın bizce birbirinden farkı yoktur. Bize göre burada temel sorun, kime yasak getirildiği değil, dinî alana ilişkin yasak koyma yetkisinin devlet başkanında bulunup bulunmayacağıdır. Böyle bir yetkinin devlet başkanında olduğunu varsayan bir yapıda, ekol ve grupların bazen birine bazen ötekine yasaklar getirilmesi ise kaçınılmazdır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat