XX. yüzyıl son dönem Osmanlı şairlerinden Cemîl Mahmûd Bey 1834 yılında, Üsküdar'da dünyaya gelmiştir. Çeşitli memuriyet görevleri üstenerek yaşamının büyük bir kısmını İstanbul'da geçirmiştir. Bu sebeple Cemîl Mahmûd hem son dönem Osmanlı şiir geleneğini devam ettirmiş hem de bir İstanbul beyefendisi olarak İstanbullu şairler arasında yer almıştır. Şairin hayatı günümüze ulaşan tek eseri ve hakkında ulaşabildiğimiz kaynaklar vasıtasıyla aydınlatılmaya çalışılmıştır. Yüzünü her açıdan batıya dönmüş bir toplumda ve dönemde yaşamasına rağmen geleneği devam ettirmesi açısından dikkate değer bir şairdir.
Şairin divanından yola çıkarak geleneksel mazmunlara şiirlerinde yer vererek, klasik edebiyatın alışa gelinmiş dil ve üslubunu kullandığını her açıdan geleneği korumaya ve devam ettirmeye çabaladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Samimi ve sade bir dilinin olduğunu, daha çok âşıkâne şiirler yazdığını aynı zamanda mutasavvıf olduğunu fakat şiirlerinde tasavvufi söylemlere yer vermediğini de belirtmek gerekir.
Bu çalışmada şairin hayatı, edebî kişiliği ve eseri ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Eserin muhteva incelemesi yapılarak, Latin harfli transkripsiyonlu metnine yer verilerek okuyucuların ve araştırmacıların beğenisine sunulmuştur.
XX. yüzyıl son dönem Osmanlı şairlerinden Cemîl Mahmûd Bey 1834 yılında, Üsküdar'da dünyaya gelmiştir. Çeşitli memuriyet görevleri üstenerek yaşamının büyük bir kısmını İstanbul'da geçirmiştir. Bu sebeple Cemîl Mahmûd hem son dönem Osmanlı şiir geleneğini devam ettirmiş hem de bir İstanbul beyefendisi olarak İstanbullu şairler arasında yer almıştır. Şairin hayatı günümüze ulaşan tek eseri ve hakkında ulaşabildiğimiz kaynaklar vasıtasıyla aydınlatılmaya çalışılmıştır. Yüzünü her açıdan batıya dönmüş bir toplumda ve dönemde yaşamasına rağmen geleneği devam ettirmesi açısından dikkate değer bir şairdir.
Şairin divanından yola çıkarak geleneksel mazmunlara şiirlerinde yer vererek, klasik edebiyatın alışa gelinmiş dil ve üslubunu kullandığını her açıdan geleneği korumaya ve devam ettirmeye çabaladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Samimi ve sade bir dilinin olduğunu, daha çok âşıkâne şiirler yazdığını aynı zamanda mutasavvıf olduğunu fakat şiirlerinde tasavvufi söylemlere yer vermediğini de belirtmek gerekir.
Bu çalışmada şairin hayatı, edebî kişiliği ve eseri ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Eserin muhteva incelemesi yapılarak, Latin harfli transkripsiyonlu metnine yer verilerek okuyucuların ve araştırmacıların beğenisine sunulmuştur.