20. yüzyılın önemli Marksist düşünürlerinden Henri Lefebvre, praksisi diyalektik materyalizmin çıkış ve varış noktası olarak tanımlar: Diyalektik materyalizmin amacı, praksisi berrak bir ifadeye kavuşturmak ve mevcut praksisi bilinçli, tutarlı ve özgür bir toplumsal pratiğe dönüştürmektir. Diyalektik materyalizm bir dogma değil, araştırma ve eylem aracıdır; varlığı ve bilinci tanımlamaz, konumlandırır. Dolayısıyla, onu hakikati anlamanın temel yöntemi olarak kullanan Marksizm de yalnızca siyasal iktisatla ilgilenen bir tür ekonomizm değildir; "olası bireyselliklerin sınırsız çeşitliliği arasında serpilen" bütünlüklü insanlığın özgür toplumunu,komünizmi yaratmak için kullanılacak bir kılavuzdur.
Diyalektik Materyalizm formel mantığı aşan ama idealizme saplanan Hegelci diyalektiğin Marksist bir eleştirisi olduğu kadar, Marksizmi bir doğa felsefesine dönüştürerek dogmatikleştirmeyi hedefleyen "kurumsal Marksizme" karşı da teorik bir saldırı...
"Yaşamın anlamı, insan potansiyellerinin tam anlamıyla gelişmesinde yatar. Bu olanağı sınırlayan ve felç eden şey doğa değil, toplumsal ilişkilerin sınıfsal karakteridir."
20. yüzyılın önemli Marksist düşünürlerinden Henri Lefebvre, praksisi diyalektik materyalizmin çıkış ve varış noktası olarak tanımlar: Diyalektik materyalizmin amacı, praksisi berrak bir ifadeye kavuşturmak ve mevcut praksisi bilinçli, tutarlı ve özgür bir toplumsal pratiğe dönüştürmektir. Diyalektik materyalizm bir dogma değil, araştırma ve eylem aracıdır; varlığı ve bilinci tanımlamaz, konumlandırır. Dolayısıyla, onu hakikati anlamanın temel yöntemi olarak kullanan Marksizm de yalnızca siyasal iktisatla ilgilenen bir tür ekonomizm değildir; "olası bireyselliklerin sınırsız çeşitliliği arasında serpilen" bütünlüklü insanlığın özgür toplumunu,komünizmi yaratmak için kullanılacak bir kılavuzdur.
Diyalektik Materyalizm formel mantığı aşan ama idealizme saplanan Hegelci diyalektiğin Marksist bir eleştirisi olduğu kadar, Marksizmi bir doğa felsefesine dönüştürerek dogmatikleştirmeyi hedefleyen "kurumsal Marksizme" karşı da teorik bir saldırı...
"Yaşamın anlamı, insan potansiyellerinin tam anlamıyla gelişmesinde yatar. Bu olanağı sınırlayan ve felç eden şey doğa değil, toplumsal ilişkilerin sınıfsal karakteridir."