"Namusumuz üzerine yemin ederiz! Dört genç kız ayağa kalkıp hep bir ağızdan böyle söylediler. Dördünün de gözleri karşıya dikilmiş, göğüsleri ileride, ayakları hizaya gelmiş, 23 Nisan bayramı için hazırlıklar yaptıkları sırada öğrendikleri vaziyeti almışlardı. Evinde din terbiyesi ile yetişmiş olan Yonca, bu kadarı kâfi görmemişti ki en ciddi sesiyle sordu: Vallahi mi? Billahi mi? Yine hepsi cevap verdiler: Vallahi! Billahi! Merasim bitmişti; artık ‘Dört Yapraklı Yonca’ isimli yardımlaşma cemiyeti kurulmuş oluyordu." Ruskin’in şu sözü Türkçenin en önemli ve en parlak renklerinden biri olan Refik Halid’in yapıtlarına ne de yakışır: "Kitapları iki gruba ayırmak mümkündür: Günün kitapları ve her zamanın kitapları."
"Namusumuz üzerine yemin ederiz! Dört genç kız ayağa kalkıp hep bir ağızdan böyle söylediler. Dördünün de gözleri karşıya dikilmiş, göğüsleri ileride, ayakları hizaya gelmiş, 23 Nisan bayramı için hazırlıklar yaptıkları sırada öğrendikleri vaziyeti almışlardı. Evinde din terbiyesi ile yetişmiş olan Yonca, bu kadarı kâfi görmemişti ki en ciddi sesiyle sordu: Vallahi mi? Billahi mi? Yine hepsi cevap verdiler: Vallahi! Billahi! Merasim bitmişti; artık ‘Dört Yapraklı Yonca’ isimli yardımlaşma cemiyeti kurulmuş oluyordu." Ruskin’in şu sözü Türkçenin en önemli ve en parlak renklerinden biri olan Refik Halid’in yapıtlarına ne de yakışır: "Kitapları iki gruba ayırmak mümkündür: Günün kitapları ve her zamanın kitapları."