“Tolstoy tüm görkemiyle hâlâ ufkumuzu kaplıyor, ancak nasıl ki dağlarda yürüyen bir gezgin her bir zirvenin ardından başka bir zirve görürse, hevesli bir ruh da Tolstoy’un devasa imgesinin ardında Dostoyevski’nin yükseldiğini görebilir. Başı dumanlı bu zirve, sıradağların kilit noktası ve Avrupa’nın bugünkü sıradışı susamışlığını giderebileceği cömert nehirlerin kaynağıdır. Ibsen ve Nietzsche’nin yanında Tolstoy’un değil, Dostoyevski’nin yeri vardır; en az onlar kadar büyüktür ve aralarında en güçlü olandır.”
Dostoyevski, André Gide’in kaleminde, yaşamı ve yapıtlarıyla bu kitapta yeniden hayat buluyor…
“Tolstoy tüm görkemiyle hâlâ ufkumuzu kaplıyor, ancak nasıl ki dağlarda yürüyen bir gezgin her bir zirvenin ardından başka bir zirve görürse, hevesli bir ruh da Tolstoy’un devasa imgesinin ardında Dostoyevski’nin yükseldiğini görebilir. Başı dumanlı bu zirve, sıradağların kilit noktası ve Avrupa’nın bugünkü sıradışı susamışlığını giderebileceği cömert nehirlerin kaynağıdır. Ibsen ve Nietzsche’nin yanında Tolstoy’un değil, Dostoyevski’nin yeri vardır; en az onlar kadar büyüktür ve aralarında en güçlü olandır.”
Dostoyevski, André Gide’in kaleminde, yaşamı ve yapıtlarıyla bu kitapta yeniden hayat buluyor…