Eğitim politiğimizin üzerine temellendirildiği paradigma nasıl ortaya çıktı? Eğitimimiz tarihsel süreçte nasıl gelişti ve sistemleşti?
Bu süreç, eğitime “milli” bir nitelik kazandırabildi mi?
Mevcut eğitim sistemimiz, toplumsal barış ve kalkınmayı üretecek insan niteliklerini kazandırabiliyor mu? Fonksiyonel bir eğitim reformu için nasıl bir politika vizyonu ortaya konulmalı?
İşte bu kitapta, Türkiye’nin eğitim hikâyesi, geçmişi ve bugünüyle; mevcut tartışmaların ötesinde, farklı bir çerçevede sorgulanıyor, eğitim politiğimizin somut göstergelerinden hareket edilerek bir durum muhakemesi yapılıyor.
Kitapta, ülkemizin yüzyıllık sürecinde, her ne kadar modernleşme ve kalkınma bir eğitim problematiği olarak görülmüş ve kalkınma planlarında eğitime atıflar yapılmış olsa da; kurulu eğitim düzeninin zihniyet temeli itibarıyla hiç sorgulanmadığı, her çözüm girişiminin, eski zihniyetle yeni makyaj çözümler üretme çabasından, problemin bizatihi kendisine; sebeplerine değil, sonuçlarına, semptomlarına müdahaleden öteye geçilemediği ortaya konuyor.
Ayrıca sadece mevcut eğitim sisteminin eleştirisi ile yetinilmeyerek; insanı ve varlığı bir bütün olarak ele alan ve yeni bir bilgi ve bilim anlayışı ile ahlak, fazilet ve dürüstlüğün millî inanç ve kültürel dinamiklerini de fonksiyonel bir şekilde müfredata dâhil eden bir eğitim sisteminin nasıl yapılandırılabileceği konusu etraflıca sorgulanıyor.
Bu itibarla elinizdeki kitap, insan yetiştirme süreçlerini, kültür ve eğitim boyutunda, eğitimin kültürel paradigması ve bilgi kuramı açısından ele alması ve bu temelde öngördüğü çözümlerle mevcut çalışmalardan farklı ve orijinal bir yaklaşım gösteriyor.
Kitabımız, ortaya koyduğu analizler ve somut verilerle, eğitim sistemimizi yapılandırma iradesine sahip makam ve kurumları yeni bir eğitim politiğin geliştirilmesi doğrultusunda tahrik eder ve bir kıvılcım çakarsa amacına ulaşmış olacaktır.
Eğitim politiğimizin üzerine temellendirildiği paradigma nasıl ortaya çıktı? Eğitimimiz tarihsel süreçte nasıl gelişti ve sistemleşti?
Bu süreç, eğitime “milli” bir nitelik kazandırabildi mi?
Mevcut eğitim sistemimiz, toplumsal barış ve kalkınmayı üretecek insan niteliklerini kazandırabiliyor mu? Fonksiyonel bir eğitim reformu için nasıl bir politika vizyonu ortaya konulmalı?
İşte bu kitapta, Türkiye’nin eğitim hikâyesi, geçmişi ve bugünüyle; mevcut tartışmaların ötesinde, farklı bir çerçevede sorgulanıyor, eğitim politiğimizin somut göstergelerinden hareket edilerek bir durum muhakemesi yapılıyor.
Kitapta, ülkemizin yüzyıllık sürecinde, her ne kadar modernleşme ve kalkınma bir eğitim problematiği olarak görülmüş ve kalkınma planlarında eğitime atıflar yapılmış olsa da; kurulu eğitim düzeninin zihniyet temeli itibarıyla hiç sorgulanmadığı, her çözüm girişiminin, eski zihniyetle yeni makyaj çözümler üretme çabasından, problemin bizatihi kendisine; sebeplerine değil, sonuçlarına, semptomlarına müdahaleden öteye geçilemediği ortaya konuyor.
Ayrıca sadece mevcut eğitim sisteminin eleştirisi ile yetinilmeyerek; insanı ve varlığı bir bütün olarak ele alan ve yeni bir bilgi ve bilim anlayışı ile ahlak, fazilet ve dürüstlüğün millî inanç ve kültürel dinamiklerini de fonksiyonel bir şekilde müfredata dâhil eden bir eğitim sisteminin nasıl yapılandırılabileceği konusu etraflıca sorgulanıyor.
Bu itibarla elinizdeki kitap, insan yetiştirme süreçlerini, kültür ve eğitim boyutunda, eğitimin kültürel paradigması ve bilgi kuramı açısından ele alması ve bu temelde öngördüğü çözümlerle mevcut çalışmalardan farklı ve orijinal bir yaklaşım gösteriyor.
Kitabımız, ortaya koyduğu analizler ve somut verilerle, eğitim sistemimizi yapılandırma iradesine sahip makam ve kurumları yeni bir eğitim politiğin geliştirilmesi doğrultusunda tahrik eder ve bir kıvılcım çakarsa amacına ulaşmış olacaktır.