İnsanlık tarihi yeniden yazılıyor. Arkeolojik çalışmalar, yeni buluntular, geleneksel dini kitaplara ve ideolojik felsefi düşüncelere odaklı, insan ve toplum değerlendirmelerindeki bakış ve görüşleri değiştiriyor.
İnsanlık tarihi; insan olma gerçeğini zaman zaman unutarak ölesiye savunduğu dil, din ve ırklar savaşı ile doludur. Savaşlara, katliamlara ve işkencelere yol açan bu üç unsur, yıkıcı ve yok edici etkisini sürdürmektedir.
İnsanlığı yok oluşa sürükleyen bu üç tehlike karşısında insan Hakları Evrensel Beyannamesi imzalanmakla birlikte ırkçılık, dincilik vahşi yüzünü göstermektedir.
Sürekli yer değiştiren insanlar ve toplumlar, farklı coğrafyalarda oluşturdukları kültürle yeni bir başlangıç yapmıştır. Bunu yaparken de yeni etnik kimlikle, yeni din, yeni dil ve yeni ırk benimsemiştir. Bu doğaldır.
Bu kitap; insanlık tarihi boyunca bütün dinleri, o dinlerin temel inanç kabullerini, dilleri dillerin oluşumunu ele alırken, aynı zamanda ırksal olarak da ırkların oluşumunu renk ve biyolojik açıdan değişim ve dönüşümünü ele almaktadır.
Din, dil ve ırk yanında, renk ve cins ayrımcılığının insanlığın temel sorunu olduğu bu çağda, konunun tarihsel süre içerisinde evrimsel değişim, gelişim ve dönüşüm sürecini sağlıklı verilerle ortaya koymak zorunludur.
Biz insanlar sonsuz evrende, sonsuz yıldız kümeleri içinde galaksimizin güneş sistemi içinde dünya gezegeninde yaşayan canlı varlıklarız.
Hayvanlarla, bitkilerle, doğaya iç içe yaşayan insanların; insan olma gerçeği ile hareket etmesi, din-dil- ırk-renk-cins ayrımcılığına son vermesi temel amaç olmalıdır.
İnsan hakları evrensel beyannamesinde anlamını bulan bu temel düşüncenin benimsenmesi insanlığın ve dünyanın geleceği için gereklidir. Irkçı, dinci, doğmatik ideolojik saplantıların insanlık tarihinde ne gibi çatışmalara ve katliamlara yol açtığı bilinmekte ve günümüzde de bu çarpık anlayışın yıkıcı etkileri görülmektedir.
Bu kitapla insan olma noktasında ırklara, dinlere ve dillere bir bakış ve düşünce ortaya konulmuştur.
Unutmayalım ki; İnsanlar farklıdır, fakat insanlık aynıdır. Din, dil, ırk, renk, cins ayırımı yapmaksızın insanı insan olarak görmek, insan olmanın temel şartıdır.
İnsanlık tarihi yeniden yazılıyor. Arkeolojik çalışmalar, yeni buluntular, geleneksel dini kitaplara ve ideolojik felsefi düşüncelere odaklı, insan ve toplum değerlendirmelerindeki bakış ve görüşleri değiştiriyor.
İnsanlık tarihi; insan olma gerçeğini zaman zaman unutarak ölesiye savunduğu dil, din ve ırklar savaşı ile doludur. Savaşlara, katliamlara ve işkencelere yol açan bu üç unsur, yıkıcı ve yok edici etkisini sürdürmektedir.
İnsanlığı yok oluşa sürükleyen bu üç tehlike karşısında insan Hakları Evrensel Beyannamesi imzalanmakla birlikte ırkçılık, dincilik vahşi yüzünü göstermektedir.
Sürekli yer değiştiren insanlar ve toplumlar, farklı coğrafyalarda oluşturdukları kültürle yeni bir başlangıç yapmıştır. Bunu yaparken de yeni etnik kimlikle, yeni din, yeni dil ve yeni ırk benimsemiştir. Bu doğaldır.
Bu kitap; insanlık tarihi boyunca bütün dinleri, o dinlerin temel inanç kabullerini, dilleri dillerin oluşumunu ele alırken, aynı zamanda ırksal olarak da ırkların oluşumunu renk ve biyolojik açıdan değişim ve dönüşümünü ele almaktadır.
Din, dil ve ırk yanında, renk ve cins ayrımcılığının insanlığın temel sorunu olduğu bu çağda, konunun tarihsel süre içerisinde evrimsel değişim, gelişim ve dönüşüm sürecini sağlıklı verilerle ortaya koymak zorunludur.
Biz insanlar sonsuz evrende, sonsuz yıldız kümeleri içinde galaksimizin güneş sistemi içinde dünya gezegeninde yaşayan canlı varlıklarız.
Hayvanlarla, bitkilerle, doğaya iç içe yaşayan insanların; insan olma gerçeği ile hareket etmesi, din-dil- ırk-renk-cins ayrımcılığına son vermesi temel amaç olmalıdır.
İnsan hakları evrensel beyannamesinde anlamını bulan bu temel düşüncenin benimsenmesi insanlığın ve dünyanın geleceği için gereklidir. Irkçı, dinci, doğmatik ideolojik saplantıların insanlık tarihinde ne gibi çatışmalara ve katliamlara yol açtığı bilinmekte ve günümüzde de bu çarpık anlayışın yıkıcı etkileri görülmektedir.
Bu kitapla insan olma noktasında ırklara, dinlere ve dillere bir bakış ve düşünce ortaya konulmuştur.
Unutmayalım ki; İnsanlar farklıdır, fakat insanlık aynıdır. Din, dil, ırk, renk, cins ayırımı yapmaksızın insanı insan olarak görmek, insan olmanın temel şartıdır.