Patlayan volkanlar, derinlerden gelen lav akıntıları ve altımızdaki zemini sallayan, yeryüzünün şeklini değiştiren depremler.... Dünyanın dört bir tarafında ölümcül hızla ilerleyen hortumlar, sel felaketleri, salgın hastalıklar gibi doğal felaketler... Bütün bunlar her yıl milyonlarca insanı tehdit etmektedir. Her yıl milyonlarca insan, yakınlarını, evlerini, ekinlerini bu felaketler nedeniyle yitirmektedir. Oysa düşünüldüğü zaman suyun ya da havanın durağan olduğu vakit kendine ait yıkıcı bir gücü yoktur. Hatta güzel bir hava esintisi, kısa dalgalar ve durgun bir su bize çok güzel gelir. Fakat belirli şartlar bir araya gelince bu etkenler son derece tahrip edici birer güç şekline dönüşebilir.
Allah'ın suya, havaya, dağlara ve yerin altındaki katmanlara verdiği bu güçler dünyanın yaratılışından itibaren insanları tehdit etmeye devam etmektedir. Kıtaları yerinden oynatan, dev kara parçalarını yüzdüren, yeryüzünün ince kabuğunun şeklini değiştiren, denizin altında bile geniş dağlık alanlar oluşturabilen şaşkınlık uyandıran bu büyük güçler karşısında insan her zaman aciz konumda kalmıştır.
Yeryüzü titrediğinde ya da ateşli korlar halinde patladığında insanın yıllarca emekle inşa ettiği her şeyin birer moloz yığını haline gelmesi veya yanıp toz olması an meselesidir. Ve o sırada bunun önüne geçebilmek imkânsızdır. Dünyanın istisnasız her yeri her an bu tehditlerle karşı karşıyadır.
Patlayan volkanlar, derinlerden gelen lav akıntıları ve altımızdaki zemini sallayan, yeryüzünün şeklini değiştiren depremler.... Dünyanın dört bir tarafında ölümcül hızla ilerleyen hortumlar, sel felaketleri, salgın hastalıklar gibi doğal felaketler... Bütün bunlar her yıl milyonlarca insanı tehdit etmektedir. Her yıl milyonlarca insan, yakınlarını, evlerini, ekinlerini bu felaketler nedeniyle yitirmektedir. Oysa düşünüldüğü zaman suyun ya da havanın durağan olduğu vakit kendine ait yıkıcı bir gücü yoktur. Hatta güzel bir hava esintisi, kısa dalgalar ve durgun bir su bize çok güzel gelir. Fakat belirli şartlar bir araya gelince bu etkenler son derece tahrip edici birer güç şekline dönüşebilir.
Allah'ın suya, havaya, dağlara ve yerin altındaki katmanlara verdiği bu güçler dünyanın yaratılışından itibaren insanları tehdit etmeye devam etmektedir. Kıtaları yerinden oynatan, dev kara parçalarını yüzdüren, yeryüzünün ince kabuğunun şeklini değiştiren, denizin altında bile geniş dağlık alanlar oluşturabilen şaşkınlık uyandıran bu büyük güçler karşısında insan her zaman aciz konumda kalmıştır.
Yeryüzü titrediğinde ya da ateşli korlar halinde patladığında insanın yıllarca emekle inşa ettiği her şeyin birer moloz yığını haline gelmesi veya yanıp toz olması an meselesidir. Ve o sırada bunun önüne geçebilmek imkânsızdır. Dünyanın istisnasız her yeri her an bu tehditlerle karşı karşıyadır.