"İnsan delirir, insan delirtir, insan acizdir, insan aciz bırakır"
Yoksulluk ve onun bağrında büyüyen yoksunluk, iletişimsizlik ve insanın birbirine karşı acımasızlığının karşısında çoğunlukla kadın ama hep yaralı karakterlerin içindeki umut kırıntılarını büyütüp büyütüp dünyaya bir iyilik olup sokulmanın derdinde olmasının öyküleri var bu kitapta.
Kışın ve kavganın ortasında yağan kara "adını bahar koydum" diyecek kadar nahif karakterlerdir bunlar. Uslu'nun öyküleri ne olayı ne akışı ne de konuyu önceler; zira her cümlesinde kitabın tümünün izi vardır. Buradan bakınca öykülerin fragmantel bir yapıda olduğunu görürüz. Fragmantel yapı, her pasaj, her kelimede aynı kırık kalbin, aynı onulmaz sevgi ihtiyacının bir nabız gibi atmasıyla kuruluyor. Vurgun ve umut, geçmiş ve şimdi, mahcup bir iyilik ve kötülüğün yan yana gelerek örüldüğü insana, umuda sevmeye güçlü bir davet olan öyküler.
İkinci kitabıyla Uslu, yine kapanmayan yaraların üzerine bir kelebek zarafetiyle konup, kıvrak üslubu, bağırıp çağırmayan dingin cümleleri, lezzetli diliyle kendine, dünyaya ve insana hakkaniyetle bakmayı başarıyor.
Mehmet ŞARMAN
"İnsan delirir, insan delirtir, insan acizdir, insan aciz bırakır"
Yoksulluk ve onun bağrında büyüyen yoksunluk, iletişimsizlik ve insanın birbirine karşı acımasızlığının karşısında çoğunlukla kadın ama hep yaralı karakterlerin içindeki umut kırıntılarını büyütüp büyütüp dünyaya bir iyilik olup sokulmanın derdinde olmasının öyküleri var bu kitapta.
Kışın ve kavganın ortasında yağan kara "adını bahar koydum" diyecek kadar nahif karakterlerdir bunlar. Uslu'nun öyküleri ne olayı ne akışı ne de konuyu önceler; zira her cümlesinde kitabın tümünün izi vardır. Buradan bakınca öykülerin fragmantel bir yapıda olduğunu görürüz. Fragmantel yapı, her pasaj, her kelimede aynı kırık kalbin, aynı onulmaz sevgi ihtiyacının bir nabız gibi atmasıyla kuruluyor. Vurgun ve umut, geçmiş ve şimdi, mahcup bir iyilik ve kötülüğün yan yana gelerek örüldüğü insana, umuda sevmeye güçlü bir davet olan öyküler.
İkinci kitabıyla Uslu, yine kapanmayan yaraların üzerine bir kelebek zarafetiyle konup, kıvrak üslubu, bağırıp çağırmayan dingin cümleleri, lezzetli diliyle kendine, dünyaya ve insana hakkaniyetle bakmayı başarıyor.
Mehmet ŞARMAN