Çocuk gelinin küçük yaşta başına gelenler… Kadınların kaderinde, yazgılarında katlanmak, acı çekmek vardır da bu kadar hunharca, bu kadar vahşice! Asla kabul edilemez...! Hiçbir katlanma, hiçbir acı kabul edilemez! En ufak acıdan en hunharcasına! Acı acıdır… Hiçbir surette, acının hiçbir çeşidi, asla kabul edilemez!
Tecavüz olayının büyüklerin zihninde canlandırdığı tek şey olayı ustaca ört bas edip tecavüzcüye kurbanını teslim etmekti. Onların akıllarında, fikirlerinde, kafalarında çözüm yolu buydu. ‘'Tecavüz'' ün karanlık anlamının kimse farkında değildi. Ardında büyük bir adaletsizlik yattığının hiçten kimse farkında değildi. Gelişimini tamamlamamış on dört yaşındaki bir kız çocuğunun ruhunun ve bedeninin insanlık dışı bir cinsel şiddete maruz kalarak bekaretini kaybetmesinin asla telafisi olmayacağını kimse düşünememişti.
Çocuk gelin yatak odasına giderek ağır ağır giysilerini çıkarttı ilk gece. Oysaki o saatte odasında cama yaslanmış, üzerine yumuşakça dökülen ay ışığının altında yüreğini kocaman bir sevgi kaplamış olurdu. Gözleri ışıldar, parlardı. Berrak düşünceler içinde doktor ya da öğretmen olacağının hayalini mutlaka kurardı o gümüşi selin yıkadığı odasının camının önünde. Sonra çocukluk hayallerinin içinde tatlı bir uyku çökerdi ışıldayan bal rengi gözlerine.
Çocuk gelinin küçük yaşta başına gelenler… Kadınların kaderinde, yazgılarında katlanmak, acı çekmek vardır da bu kadar hunharca, bu kadar vahşice! Asla kabul edilemez...! Hiçbir katlanma, hiçbir acı kabul edilemez! En ufak acıdan en hunharcasına! Acı acıdır… Hiçbir surette, acının hiçbir çeşidi, asla kabul edilemez!
Tecavüz olayının büyüklerin zihninde canlandırdığı tek şey olayı ustaca ört bas edip tecavüzcüye kurbanını teslim etmekti. Onların akıllarında, fikirlerinde, kafalarında çözüm yolu buydu. ‘'Tecavüz'' ün karanlık anlamının kimse farkında değildi. Ardında büyük bir adaletsizlik yattığının hiçten kimse farkında değildi. Gelişimini tamamlamamış on dört yaşındaki bir kız çocuğunun ruhunun ve bedeninin insanlık dışı bir cinsel şiddete maruz kalarak bekaretini kaybetmesinin asla telafisi olmayacağını kimse düşünememişti.
Çocuk gelin yatak odasına giderek ağır ağır giysilerini çıkarttı ilk gece. Oysaki o saatte odasında cama yaslanmış, üzerine yumuşakça dökülen ay ışığının altında yüreğini kocaman bir sevgi kaplamış olurdu. Gözleri ışıldar, parlardı. Berrak düşünceler içinde doktor ya da öğretmen olacağının hayalini mutlaka kurardı o gümüşi selin yıkadığı odasının camının önünde. Sonra çocukluk hayallerinin içinde tatlı bir uyku çökerdi ışıldayan bal rengi gözlerine.