Bu seçkin, orijinal ve nefes kesici yeni çalışmasında Gil Anidjar düşman figürünün izini sürerek, edebiyat, felsefe, politika, teoloji, ırk, tarih gibi değişik alanlardaki söylemleri ele alıyor. Yahudi, Arap, Müslüman, Hıristiyan kimliklerinin inşasında düşman figürünün nasıl işlendiğini göstererek, okurları, düşman kavramını yeniden düşünmeye teşvik ediyor. Lawrence R. Schehr, İllinois Üniversitesi Düşman diye bir kavramsal olgu var mıdır? Varsa ne tür bir söylem alanına aittir? Yoksa, onun bir kavram oluşunu engelleyen faktörler nelerdir? Gil Anidjar, Batılı felsefi, politik ve dini geleneklerin büyük kitaplarını yorumlayarak ve Carl Schmitt ve Jacques Derrida’nın teolojik-politik düşüncelerine dayanarak, bir düşmanlık tarihinin yokluğunun nedenlerini açıklamaya girişiyor. Bu kitapta düşmanlık sorunu, tıpkı Avrupalıların hem Yahudileri hem de Arapları somut düşmanlar olarak görmeleri gibi, olumsal bir şey olarak ele alınıyor. Dahası, Gil Anidjar kışkırtıcı bir şekilde Batılı Yahudi ve Arap kavrayışının genel olarak dinin ve politikanın esaslarını belirlediğini de ileri sürüyor. Bu kitap, birçok başka güçlü özelliği yanında, günümüz dünyasının bu derin yarasına parmak basmasıyla ve Avrupa, ABD ve Ortadoğu’daki mevcut çatışmaları doğuran ve körükleyen güçlerin felsefi temellerini anlamamız için bize sağlam bir dayanak sağlamasıyla da bu alanın baş-yapıtları arasında yerini alıyor.
Bu seçkin, orijinal ve nefes kesici yeni çalışmasında Gil Anidjar düşman figürünün izini sürerek, edebiyat, felsefe, politika, teoloji, ırk, tarih gibi değişik alanlardaki söylemleri ele alıyor. Yahudi, Arap, Müslüman, Hıristiyan kimliklerinin inşasında düşman figürünün nasıl işlendiğini göstererek, okurları, düşman kavramını yeniden düşünmeye teşvik ediyor. Lawrence R. Schehr, İllinois Üniversitesi Düşman diye bir kavramsal olgu var mıdır? Varsa ne tür bir söylem alanına aittir? Yoksa, onun bir kavram oluşunu engelleyen faktörler nelerdir? Gil Anidjar, Batılı felsefi, politik ve dini geleneklerin büyük kitaplarını yorumlayarak ve Carl Schmitt ve Jacques Derrida’nın teolojik-politik düşüncelerine dayanarak, bir düşmanlık tarihinin yokluğunun nedenlerini açıklamaya girişiyor. Bu kitapta düşmanlık sorunu, tıpkı Avrupalıların hem Yahudileri hem de Arapları somut düşmanlar olarak görmeleri gibi, olumsal bir şey olarak ele alınıyor. Dahası, Gil Anidjar kışkırtıcı bir şekilde Batılı Yahudi ve Arap kavrayışının genel olarak dinin ve politikanın esaslarını belirlediğini de ileri sürüyor. Bu kitap, birçok başka güçlü özelliği yanında, günümüz dünyasının bu derin yarasına parmak basmasıyla ve Avrupa, ABD ve Ortadoğu’daki mevcut çatışmaları doğuran ve körükleyen güçlerin felsefi temellerini anlamamız için bize sağlam bir dayanak sağlamasıyla da bu alanın baş-yapıtları arasında yerini alıyor.