Sevgili kızım Karya’ya dokuz aylık hamile iken zorlu bir maratondan sonra çok istediğim akademik dünyada yerimi almanın mutluluğunu yaşadım. Ancak, Karyam ile hayat benim hayal ettiğimin çok ötesinde zorlukları da beraberinde getirdi. Yatağına koyduğumuz ilk gece başlayan ağlama sesine ve huzursuzluklarına karşı onu yatıştırmak için tüm çabalarımızı ve güvenli sığınaklarımızı 4 yıl boyunca sarfetmemize rağmen ağlama döngüsünü neredeyse hiç kıramadık. Pek çok annenin yaşayabileceği ikilemlerin içindeydim. Bir tarafta bilgisayarın başında üretmek, diğer tarafta bilgisayardan uzaklaşıp kızımın çok ihtiyaç duyduğu ve ben verdikçe çoğalan sevgimizi ona dolu dolu yaşatmak.Üretmek ve anne olmanın keyfini doyasıya yaşamak arasında boğulduğum zamanlar için hala derin bir sızı taşımaktayım. Onun zor, meydan okuyan ve isyan eden tarzına, yaşam içinde sürekli ağlayıp acı çekmesine neden olan unsur "Acaba ben miyim?” diye düşünmekten ve bunun için suçluluk hissetmekten kendimi hala kurtarabilmiş değilim. Bu süreçte çoğu zaman mışıl mışıl uyuyan bebeklere sahip olan annelerin özel yetilere sahip olduklarını düşündüm. Onları imrenerek izledim. Ancak, kafamda çözemediğim soruların yanıtlarını bulabilme ümidimi hiç yitirmedim. Karyam ve benim yaşadıklarım kader miydi? Biyolojik, fizyolojik veya nörolojik bir sorun muydu? Kalıtımsal bir donanım mıydı yoksa kaygılı, yorgun, uykusuz, aşırı hassas ve kimi zaman bu hassasiyeti nedeniyle tutarsız davranan bir annenin yansımaları mıydı? sorularının yanıtlarını tam olarak veremiyorum. Psikoloji alanında lisans eğitimini tamamlamış, klinik psikoloji alanında hem yüksek lisans hem de doktora yapmış ve okul öncesi eğitim alanında 19 yıldır tecrübelerini geliştirmeye çalışan ve yoğun çalışmaktan müthiş doyum alan bir anneydim. Yaşamımız boyunca istediğimiz yolda ilerlemeye ve güçlüklerin üstesinden gelmeye çalışırken kendi kendimizle, yavrularımızla ve bizim için çok değerli olan sevdiklerimizle uyum içinde akmaya, mutluluk içinde harmanlanmaya, onlarla kaynaşmaya ve güven içinde olmaya ne kadar çok ihtiyacımız olduğuna şahit oldum.
Bir eğitimci, psikolog ve bir anne olarak benim sezgilerim kendi bireysel uyumumuz ve ritmimiz ile tutarlı bir şekilde çocuklarımızın duygusal gereksinimlerini doyurabilmeyi başarmak, onlarla en yüksek nitelikte derin duygusal bağlar ve yaşantılar geçirebilmektir. Ancak, onların duygularıyla kendi duygularımız arasında kurduğumuz köprüye zarar verebilecek pek çok faktörün var olduğunu da unutmamalıyız. Çocuğumuzun bizimle kuracağı ilişkinin mükemmel olmasını beklemek, hayal kırıklıkları yaşamak ve kendimizi yetersiz hissetmek yerine çocuğumuzun doğasındaki güçlü yanları araştırmak, kendi iç dünyasını keşfetmesini desteklemek, aşılması zor duygularla baş edebilmeleri için esnek olmayı öğretmek, hoşgörünün ve öfkenin el ele olduğunu anlatmak ve problemlerden kaçmadan onları çözmeye çalışmanın önemini kavratmak çok daha mutlu çocuklar yetiştirmemizi sağlayacaktır.
Bu benim ilk kitabım. Yıllarca özendiğim şu cümleleri sarf etmenin benim için ne kadar büyük bir mutluluk olduğunu sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim: "Sevgili savaşçı, mücadele etmekten yılmayan, giderek güçlenen, cesur kızım Karya öncelikle en büyük teşekkürüm sana; beni her geçen gün daha güçlü, sabırlı ve üretken kıldığın için. Sevgili biricik Goncam büyük adımlar atmamda yürekten desteğin için sana da minnettarım”. Sevgili meslektaşım, yol arkadaşım Doç Dr. Derya Şahin’e benimle her zaman görüşlerini ve değerli zamanını paylaştığın için çok minnettarım. Sevgili Yüksek Lisans Öğrencilerim Buse Seval Dinçer’e, Berika Eryılmaz’a ve Özge Dinçerler’e metnin düzenlenmesindeki destekleri için çok teşekkür ederim. Desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen canım annem ve babam iyi ki varsınız.
Ayrıca kitabın yazım sürecinde yaşamımda çok derin izler bırakan tüm çocuklarıma ve zorlu yolları aşan, nice dağlar deviren sevgili annelerime fotoğraflarını kullanmama izin verdikleri için çok teşekkür ederim. 2012’den beri fotoğraf çekme aşkıyla yanıp tutuşan pek çok ödüllü fotoğrafa imza atan fotoğraf sanatçısı Ümmü Nisan Kandilcioğlu’na kendi ülkemizden çocuk karelerine ilişkin fotoğraflarını bizimle paylaşarak teorik bilgilerimizi somutlaştırmamıza katkıda bulunduğu için müteşekkirim.
Sevgili Eğiten Kitap yetkili ve çalışanlarına da kitabın hazırlanmasında gösterdikleri çaba ve özen için çok teşekkür ederim.
Akademik becerilerin gelişimini çok önemsediğimiz şu günlerde bilişsel becerilerle el ele yürüyen ve hak ettiği değeri göremediğini düşündüğüm sosyoduygusal becerilerin ayrıntılı şekilde ele alınması alandaki ihtiyaca bir parça da olsa destek olabilecektir. Henüz emekleme aşamasında olan bu çalışmanın süreç içerisinde çok daha kapsamlı bir kaynağa dönüşmesi için çalışmalarıma devam edeceğim. Tüm öğrencilerimize, meslektaşlarıma ve sevgili ebeveynlerimize katkılarda bulunması dileğimle.
Sevgili kızım Karya’ya dokuz aylık hamile iken zorlu bir maratondan sonra çok istediğim akademik dünyada yerimi almanın mutluluğunu yaşadım. Ancak, Karyam ile hayat benim hayal ettiğimin çok ötesinde zorlukları da beraberinde getirdi. Yatağına koyduğumuz ilk gece başlayan ağlama sesine ve huzursuzluklarına karşı onu yatıştırmak için tüm çabalarımızı ve güvenli sığınaklarımızı 4 yıl boyunca sarfetmemize rağmen ağlama döngüsünü neredeyse hiç kıramadık. Pek çok annenin yaşayabileceği ikilemlerin içindeydim. Bir tarafta bilgisayarın başında üretmek, diğer tarafta bilgisayardan uzaklaşıp kızımın çok ihtiyaç duyduğu ve ben verdikçe çoğalan sevgimizi ona dolu dolu yaşatmak.Üretmek ve anne olmanın keyfini doyasıya yaşamak arasında boğulduğum zamanlar için hala derin bir sızı taşımaktayım. Onun zor, meydan okuyan ve isyan eden tarzına, yaşam içinde sürekli ağlayıp acı çekmesine neden olan unsur "Acaba ben miyim?” diye düşünmekten ve bunun için suçluluk hissetmekten kendimi hala kurtarabilmiş değilim. Bu süreçte çoğu zaman mışıl mışıl uyuyan bebeklere sahip olan annelerin özel yetilere sahip olduklarını düşündüm. Onları imrenerek izledim. Ancak, kafamda çözemediğim soruların yanıtlarını bulabilme ümidimi hiç yitirmedim. Karyam ve benim yaşadıklarım kader miydi? Biyolojik, fizyolojik veya nörolojik bir sorun muydu? Kalıtımsal bir donanım mıydı yoksa kaygılı, yorgun, uykusuz, aşırı hassas ve kimi zaman bu hassasiyeti nedeniyle tutarsız davranan bir annenin yansımaları mıydı? sorularının yanıtlarını tam olarak veremiyorum. Psikoloji alanında lisans eğitimini tamamlamış, klinik psikoloji alanında hem yüksek lisans hem de doktora yapmış ve okul öncesi eğitim alanında 19 yıldır tecrübelerini geliştirmeye çalışan ve yoğun çalışmaktan müthiş doyum alan bir anneydim. Yaşamımız boyunca istediğimiz yolda ilerlemeye ve güçlüklerin üstesinden gelmeye çalışırken kendi kendimizle, yavrularımızla ve bizim için çok değerli olan sevdiklerimizle uyum içinde akmaya, mutluluk içinde harmanlanmaya, onlarla kaynaşmaya ve güven içinde olmaya ne kadar çok ihtiyacımız olduğuna şahit oldum.
Bir eğitimci, psikolog ve bir anne olarak benim sezgilerim kendi bireysel uyumumuz ve ritmimiz ile tutarlı bir şekilde çocuklarımızın duygusal gereksinimlerini doyurabilmeyi başarmak, onlarla en yüksek nitelikte derin duygusal bağlar ve yaşantılar geçirebilmektir. Ancak, onların duygularıyla kendi duygularımız arasında kurduğumuz köprüye zarar verebilecek pek çok faktörün var olduğunu da unutmamalıyız. Çocuğumuzun bizimle kuracağı ilişkinin mükemmel olmasını beklemek, hayal kırıklıkları yaşamak ve kendimizi yetersiz hissetmek yerine çocuğumuzun doğasındaki güçlü yanları araştırmak, kendi iç dünyasını keşfetmesini desteklemek, aşılması zor duygularla baş edebilmeleri için esnek olmayı öğretmek, hoşgörünün ve öfkenin el ele olduğunu anlatmak ve problemlerden kaçmadan onları çözmeye çalışmanın önemini kavratmak çok daha mutlu çocuklar yetiştirmemizi sağlayacaktır.
Bu benim ilk kitabım. Yıllarca özendiğim şu cümleleri sarf etmenin benim için ne kadar büyük bir mutluluk olduğunu sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim: "Sevgili savaşçı, mücadele etmekten yılmayan, giderek güçlenen, cesur kızım Karya öncelikle en büyük teşekkürüm sana; beni her geçen gün daha güçlü, sabırlı ve üretken kıldığın için. Sevgili biricik Goncam büyük adımlar atmamda yürekten desteğin için sana da minnettarım”. Sevgili meslektaşım, yol arkadaşım Doç Dr. Derya Şahin’e benimle her zaman görüşlerini ve değerli zamanını paylaştığın için çok minnettarım. Sevgili Yüksek Lisans Öğrencilerim Buse Seval Dinçer’e, Berika Eryılmaz’a ve Özge Dinçerler’e metnin düzenlenmesindeki destekleri için çok teşekkür ederim. Desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen canım annem ve babam iyi ki varsınız.
Ayrıca kitabın yazım sürecinde yaşamımda çok derin izler bırakan tüm çocuklarıma ve zorlu yolları aşan, nice dağlar deviren sevgili annelerime fotoğraflarını kullanmama izin verdikleri için çok teşekkür ederim. 2012’den beri fotoğraf çekme aşkıyla yanıp tutuşan pek çok ödüllü fotoğrafa imza atan fotoğraf sanatçısı Ümmü Nisan Kandilcioğlu’na kendi ülkemizden çocuk karelerine ilişkin fotoğraflarını bizimle paylaşarak teorik bilgilerimizi somutlaştırmamıza katkıda bulunduğu için müteşekkirim.
Sevgili Eğiten Kitap yetkili ve çalışanlarına da kitabın hazırlanmasında gösterdikleri çaba ve özen için çok teşekkür ederim.
Akademik becerilerin gelişimini çok önemsediğimiz şu günlerde bilişsel becerilerle el ele yürüyen ve hak ettiği değeri göremediğini düşündüğüm sosyoduygusal becerilerin ayrıntılı şekilde ele alınması alandaki ihtiyaca bir parça da olsa destek olabilecektir. Henüz emekleme aşamasında olan bu çalışmanın süreç içerisinde çok daha kapsamlı bir kaynağa dönüşmesi için çalışmalarıma devam edeceğim. Tüm öğrencilerimize, meslektaşlarıma ve sevgili ebeveynlerimize katkılarda bulunması dileğimle.