Edepsizlik, Anarşi ve Gerçeklik

Stok Kodu:
9789755392455
Boyut:
13x20
Sayfa Sayısı:
192
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2023-05
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Orijinal Adı:
Obscenity, Anarchy, Reality
Kategori:
%28 indirimli
144,00TL
103,68TL
Taksitli fiyat: 9 x 12,67TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9789755392455
1008154
Edepsizlik, Anarşi ve Gerçeklik
Edepsizlik, Anarşi ve Gerçeklik
103.68

Platon’dan beri felsefe, hakikati gerçeklik yerine kavramlarda aramayı seçmiş; kavramlar dünyasının o tasarlanmış cazibesi karşısında, dünyevi olan daima yetersiz görülmüştür. Sonuç: kendi bedeninden, duygularından kaçmaya, arınmaya çalışan ve durmaksızın kavramların saf, renksiz, kokusuz, ideal güzelliğine erişmek için didinen modern insandır. Sartwell, Edepsizlik, Anarşi ve Gerçeklik’te felsefenin soyut, steril dünyasından, acıları ve kötülükleriyle hayatın çıplak gerçekliğine açıldığımızda nelerin olacağını gösteriyor bize. Alışık olmadığımız kişisel bir dille şenlik ve aşka; elbette nefret ve ölüme, kısaca hayata çağırıyor bizi, hem de üniversite kürsüsünden, felsefesinin sayfaları arasıdan...

Sartwell tezleri Nietzsche, Havel, Heidegger ve Bataille’ın görüşleriyle harmanlıyor; Amerikan yerlileri be Uzakdoğu’nun geleneklerine kulak veriyor. Ona göre, tüm ahlaki değerler olması gerekeni anlatır; olanın eksik var olduğunu söyler, gerçekliği inkar eder. İhlal ise yaşamaya "evet" demektir. Çünkü yaşadığımızı günahlarımızla, suçlarımızla, korkularımızla, acılarımızla anlarız. Dünya erdem ve güzellik kadar sidik, bok ve nefretle birlikte vardır. Aşk kadar nefret de hayatın gerçeğidir; olduğu gibi olumlanmaya ve sonuna kadar yaşanmaya layıktır. Sertwell edepsizliği savunuyor. Ona göre, her edepsiz söz ya da fiil bedeni çağrıştır. Oysa uygarlık adına beden men edilmiş, bastırılmıştır; doğal kokuları parfümlere boğulmuş, faaliyeti kapalı odalara haspsedilmiştir. "Uygar insan" sınırlılığını inkar ederek, ölümünden, duygularından, kısacası kendinen utanan insana dönüşmüştür. Hayatımızı böylesine "kitleyen" araçlardan biri olan devlet ise hem yalan hem de yalancıdır. Gücün ve ölümün örgütlenmiş çetesidir.

Devletin yasa ve kurumları gırtlağımıza dayanmış postalları gizlemek için incelikle işlenmiş göz bağlarıdır. Artık post-totaliyer sistemlerde temel çatışma ezen/ezilen arasında değildir. Tek tek her insan hem ezen hem de ezilendir; kişi "sistemin hem kurbanı hem de payandası" olmuştur. İktidar tek tek herkesin içinden geçerek örülmüş, kişi kendisi tarafından ezilmeye başlamıştır... Sartwell kavramlara ve ciddiyete saldırdığı bu provokatif kitabında bizi edepsizliğe ve oyuna yani hayata çağırıyor... "Cehenneme Övgü’den ötesine geçmek isteyenlere...

Platon’dan beri felsefe, hakikati gerçeklik yerine kavramlarda aramayı seçmiş; kavramlar dünyasının o tasarlanmış cazibesi karşısında, dünyevi olan daima yetersiz görülmüştür. Sonuç: kendi bedeninden, duygularından kaçmaya, arınmaya çalışan ve durmaksızın kavramların saf, renksiz, kokusuz, ideal güzelliğine erişmek için didinen modern insandır. Sartwell, Edepsizlik, Anarşi ve Gerçeklik’te felsefenin soyut, steril dünyasından, acıları ve kötülükleriyle hayatın çıplak gerçekliğine açıldığımızda nelerin olacağını gösteriyor bize. Alışık olmadığımız kişisel bir dille şenlik ve aşka; elbette nefret ve ölüme, kısaca hayata çağırıyor bizi, hem de üniversite kürsüsünden, felsefesinin sayfaları arasıdan...

Sartwell tezleri Nietzsche, Havel, Heidegger ve Bataille’ın görüşleriyle harmanlıyor; Amerikan yerlileri be Uzakdoğu’nun geleneklerine kulak veriyor. Ona göre, tüm ahlaki değerler olması gerekeni anlatır; olanın eksik var olduğunu söyler, gerçekliği inkar eder. İhlal ise yaşamaya "evet" demektir. Çünkü yaşadığımızı günahlarımızla, suçlarımızla, korkularımızla, acılarımızla anlarız. Dünya erdem ve güzellik kadar sidik, bok ve nefretle birlikte vardır. Aşk kadar nefret de hayatın gerçeğidir; olduğu gibi olumlanmaya ve sonuna kadar yaşanmaya layıktır. Sertwell edepsizliği savunuyor. Ona göre, her edepsiz söz ya da fiil bedeni çağrıştır. Oysa uygarlık adına beden men edilmiş, bastırılmıştır; doğal kokuları parfümlere boğulmuş, faaliyeti kapalı odalara haspsedilmiştir. "Uygar insan" sınırlılığını inkar ederek, ölümünden, duygularından, kısacası kendinen utanan insana dönüşmüştür. Hayatımızı böylesine "kitleyen" araçlardan biri olan devlet ise hem yalan hem de yalancıdır. Gücün ve ölümün örgütlenmiş çetesidir.

Devletin yasa ve kurumları gırtlağımıza dayanmış postalları gizlemek için incelikle işlenmiş göz bağlarıdır. Artık post-totaliyer sistemlerde temel çatışma ezen/ezilen arasında değildir. Tek tek her insan hem ezen hem de ezilendir; kişi "sistemin hem kurbanı hem de payandası" olmuştur. İktidar tek tek herkesin içinden geçerek örülmüş, kişi kendisi tarafından ezilmeye başlamıştır... Sartwell kavramlara ve ciddiyete saldırdığı bu provokatif kitabında bizi edepsizliğe ve oyuna yani hayata çağırıyor... "Cehenneme Övgü’den ötesine geçmek isteyenlere...

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat