“Kim bilir hangi yakın bir gelecekte Edirne'nin perestişkârı olan İstanbullu Rıfat Osman, bu tarihi beldeyi aziz doğum yerine bağlayan İstanbul yolunun kenarındaki ölüler bahçesinde uzanacak ve adedi pek çoklara varmayacak olan birkaç kadirşinasın duaları, yazın hareketli böceklere şarkılar söyletirken hiçlerden gelen hiçlere giden bu nağmelerin dalgalarına karışarak kaybolacak.”
25 Şubat 1929, Dr. Rıfat OSMAN
“Ey beni bu hale sokan, artık beni bundan sonra Edirnemiz için yaşatan aziz Dr.Rıfat Osman! Ruhun şâd olsun. Hak senden razı olsun. Edirne'yi, sarayını, ev ve konaklarını sen resimlerinle bugünümüze aktardın. Ben Edirne için yaşıyorum. Emredilen her şeyi yapmaya hazırım”
17 Nisan 1970, Ord. Prof. Dr. A. Süheyl ÜNVER
“Kim bilir hangi yakın bir gelecekte Edirne'nin perestişkârı olan İstanbullu Rıfat Osman, bu tarihi beldeyi aziz doğum yerine bağlayan İstanbul yolunun kenarındaki ölüler bahçesinde uzanacak ve adedi pek çoklara varmayacak olan birkaç kadirşinasın duaları, yazın hareketli böceklere şarkılar söyletirken hiçlerden gelen hiçlere giden bu nağmelerin dalgalarına karışarak kaybolacak.”
25 Şubat 1929, Dr. Rıfat OSMAN
“Ey beni bu hale sokan, artık beni bundan sonra Edirnemiz için yaşatan aziz Dr.Rıfat Osman! Ruhun şâd olsun. Hak senden razı olsun. Edirne'yi, sarayını, ev ve konaklarını sen resimlerinle bugünümüze aktardın. Ben Edirne için yaşıyorum. Emredilen her şeyi yapmaya hazırım”
17 Nisan 1970, Ord. Prof. Dr. A. Süheyl ÜNVER