Efsuncu ve Diğer Öyküler
Bilimkurgu dünyasının en önemli ilklerinden;
Felsefi tutumu ve gelecek adına sunduğu bilimsel öngörüler ile büyük bir saygınlık edinen; Arthur C. Clarke, Brian Aldiss, Stanisław Lem, Bertrand Russell, John Gloag, Naomi Mitchison, C. S. Lewis, Vernor Vinge, John Maynard Smith ve diğerleri üzerinde doğrudan etkiler bırakan Olaf Stapledon,
Ve onun farklı temalarda ve hep yüksek düşünsel yoğunlukta öyküleri, Türkçede ilk kez sizlerle...
***
Çoğu bilimkurgu türüne dahil edilebilecek bir düzine kadar roman kaleme alan ve bir o kadar da kurgudışı esere imza atan Olaf Stapledon (1886-1950), sayıca az olmakla beraber ardında çeşitli kısa öyküler bırakmıştır.
Öykülerinde, diğer eserlerinde olduğu gibi felsefi bir yoğunluk ile konuya nüfuz edişi, okuru daha ilk cümleden etkisi altına alır. Felsefe ve bilimkurgunun tüm olanaklarından yararlandığı öykülerinde insan beyninin sınırlarını, toplum dinamiklerini, yabancılaşmayı, gerçekliğin doğasını, savaşın anlamsızlığını, müziğin evrenselliğini inceler; bilindik anlatılara yeni yazınsal bağlamlar ve bağdaşımlar kazandırır. Bundan dolayıdır ki, Stapledon okumak kurguya eşlik etmekten ziyade özenle örülmüş bir felsefi doku üzerinde cambazlık yapmaya benzer. Hem dengede durmayı gerektirir hem de yoğunlaşmayı...
Fihrist olarak, bilimkurguda düşünsel ağırlığıyla yer etmiş bu kıymetli ismin öykülerini Türkçeye kazandırmanın mutluluğuyla...
Efsuncu ve Diğer Öyküler
Bilimkurgu dünyasının en önemli ilklerinden;
Felsefi tutumu ve gelecek adına sunduğu bilimsel öngörüler ile büyük bir saygınlık edinen; Arthur C. Clarke, Brian Aldiss, Stanisław Lem, Bertrand Russell, John Gloag, Naomi Mitchison, C. S. Lewis, Vernor Vinge, John Maynard Smith ve diğerleri üzerinde doğrudan etkiler bırakan Olaf Stapledon,
Ve onun farklı temalarda ve hep yüksek düşünsel yoğunlukta öyküleri, Türkçede ilk kez sizlerle...
***
Çoğu bilimkurgu türüne dahil edilebilecek bir düzine kadar roman kaleme alan ve bir o kadar da kurgudışı esere imza atan Olaf Stapledon (1886-1950), sayıca az olmakla beraber ardında çeşitli kısa öyküler bırakmıştır.
Öykülerinde, diğer eserlerinde olduğu gibi felsefi bir yoğunluk ile konuya nüfuz edişi, okuru daha ilk cümleden etkisi altına alır. Felsefe ve bilimkurgunun tüm olanaklarından yararlandığı öykülerinde insan beyninin sınırlarını, toplum dinamiklerini, yabancılaşmayı, gerçekliğin doğasını, savaşın anlamsızlığını, müziğin evrenselliğini inceler; bilindik anlatılara yeni yazınsal bağlamlar ve bağdaşımlar kazandırır. Bundan dolayıdır ki, Stapledon okumak kurguya eşlik etmekten ziyade özenle örülmüş bir felsefi doku üzerinde cambazlık yapmaya benzer. Hem dengede durmayı gerektirir hem de yoğunlaşmayı...
Fihrist olarak, bilimkurguda düşünsel ağırlığıyla yer etmiş bu kıymetli ismin öykülerini Türkçeye kazandırmanın mutluluğuyla...