“Eğitimimizin içinde bulunduğu en kötü durum, cenderesinde boğulduğu kimlik bunalımı değildir. Eğitimimizin en kötü durumu, kimlik bunalımı içinde bulunduğunu bilmemesidir. Politikacısından akademisyenine kadar eğitimle ilgilenenlerin kahir ekseriyeti, kendi tarih ve kültürünü belirleyici olarak görmemektedir. Bunlar, kalbi ağrıyan, kalp krizi geçiren eğitimin ayağındaki alelade yaraları pansuman etmekle meşguldürler. Yine bunlar, her türlü soruna batı ekseninde çözümler getirdikçe umutlar dağıtmakta, her çözüm bir süre sonra sorun hâline geldikçe yine batıya gidip başka çözümler getirmekle zamanlarını geçirmektedirler. Çözümün batıda olmadığı nasıl anlatılmalı bu efrada?”
“Eğitim, tarih ve kültür dikkate alınmadan yapılırsa afyon; dikkate alınarak yapılırsa ilaçtır. Eğitimini, tarih ve kültürü üzerine bina etmeyen toplumların hafızası olmaz, hafızası olmayan toplumun ise bilinci olmaz. Oysa bilinç, topluma kimlik kazandırır. Çünkü kimlik, tarih ve kültürün yeniden inşasıyla mümkündür. Üzülerek belirtmek gerekir ki, eğitim sistemimiz kimliği oluşturan bu iki ana unsurla barışık değildir. Dolayısıyla kimlik bunalımı yaşamaktadır.”
“Eğitimimizin bir kimliğe kavuşabilmesi için her tür eğitim faaliyetlerinde yahut eğitim yapılanmasında mutlaka kendi tarihimize bakmak, oradan ilham almak gerekir. Tarihle bağlantısı olmayan bir modelin, etkinliğin insanımızın ruhunda yaralar açacağını bilmek gerekir. Buradan hareketle eğitimden maksadın öncelikle ahlak sahibi bireyler yetiştirmek olduğunu kabul etmek gerekir. Ayrıca ahlakın insan ve toplum sağlığında en önemli etken olduğunu, ahlaka ehemmiyet vermeyen bireyin değerli olmayacağını kabul ederek, ahlakı eğitimin merkezine koymak gerekir.”
“Eğitimimizin içinde bulunduğu en kötü durum, cenderesinde boğulduğu kimlik bunalımı değildir. Eğitimimizin en kötü durumu, kimlik bunalımı içinde bulunduğunu bilmemesidir. Politikacısından akademisyenine kadar eğitimle ilgilenenlerin kahir ekseriyeti, kendi tarih ve kültürünü belirleyici olarak görmemektedir. Bunlar, kalbi ağrıyan, kalp krizi geçiren eğitimin ayağındaki alelade yaraları pansuman etmekle meşguldürler. Yine bunlar, her türlü soruna batı ekseninde çözümler getirdikçe umutlar dağıtmakta, her çözüm bir süre sonra sorun hâline geldikçe yine batıya gidip başka çözümler getirmekle zamanlarını geçirmektedirler. Çözümün batıda olmadığı nasıl anlatılmalı bu efrada?”
“Eğitim, tarih ve kültür dikkate alınmadan yapılırsa afyon; dikkate alınarak yapılırsa ilaçtır. Eğitimini, tarih ve kültürü üzerine bina etmeyen toplumların hafızası olmaz, hafızası olmayan toplumun ise bilinci olmaz. Oysa bilinç, topluma kimlik kazandırır. Çünkü kimlik, tarih ve kültürün yeniden inşasıyla mümkündür. Üzülerek belirtmek gerekir ki, eğitim sistemimiz kimliği oluşturan bu iki ana unsurla barışık değildir. Dolayısıyla kimlik bunalımı yaşamaktadır.”
“Eğitimimizin bir kimliğe kavuşabilmesi için her tür eğitim faaliyetlerinde yahut eğitim yapılanmasında mutlaka kendi tarihimize bakmak, oradan ilham almak gerekir. Tarihle bağlantısı olmayan bir modelin, etkinliğin insanımızın ruhunda yaralar açacağını bilmek gerekir. Buradan hareketle eğitimden maksadın öncelikle ahlak sahibi bireyler yetiştirmek olduğunu kabul etmek gerekir. Ayrıca ahlakın insan ve toplum sağlığında en önemli etken olduğunu, ahlaka ehemmiyet vermeyen bireyin değerli olmayacağını kabul ederek, ahlakı eğitimin merkezine koymak gerekir.”