Bu kitap ülkemizin temel doğal varlıklarının hukukunu betimlemesinin yanı sıra, yine önemli ekolojik sorunlarını ve bunlarla ilgili olarak yapılmış hukuki mücadelenin belgelerini de kapsıyor. Ülkemizde çevre hukuku ve bilinci 1980'ler sonrasında gelişmeye başladı ve 1990'lardan itibaren de hızlanarak arttı. Birçok gönüllü kuruluş bu konuda mücadele ediyor, son yıllarda halkın da bu mücadelenin içinde yer aldığı görülüyor.
Bu kitap bu olumlu gelişmelerin ivmesini artırabilecek özellikte bir eser. İki yönden ilk olma özelliğini taşıyor. Bunlardan birincisi ilk kez 'çevre hukuku' yerine 'ekolojik hukuk' tanımını kullanıp, çevrenin korumacı kapsamını aşarak, eko sistemi oluşturan flora ve insan dahil fauna ile bunların ilişkisini bir hak sahibi olarak tanımlıyor ve o yönde bir mücadeleyi anlatıyor. İkinci ilk olma özelliği ise hem hukukçulara hem de eko–sistem savunucularına Ülkenin en önemli doğal varlık sorunları ile ilgili yapılmış 30 farklı hukuki mücadelenin dava dilekçelerini, bilirkişi raporlarını ve yargı kararlarını sunuyor. Bunun çok değerli bir bilgi ve savunucular için yönlendirici bir ışık olduğu tartışmasız. Ayrıca 15 yıldır bir eko–sistem savucusu olan eserin yazarı, 'kamu yaran' yerine 'üstün kamu yararı' kavramını tercih ederek bu yöndeki tartışmalara da yeni bir boyut katıyor.
Bu kitap ülkemizin temel doğal varlıklarının hukukunu betimlemesinin yanı sıra, yine önemli ekolojik sorunlarını ve bunlarla ilgili olarak yapılmış hukuki mücadelenin belgelerini de kapsıyor. Ülkemizde çevre hukuku ve bilinci 1980'ler sonrasında gelişmeye başladı ve 1990'lardan itibaren de hızlanarak arttı. Birçok gönüllü kuruluş bu konuda mücadele ediyor, son yıllarda halkın da bu mücadelenin içinde yer aldığı görülüyor.
Bu kitap bu olumlu gelişmelerin ivmesini artırabilecek özellikte bir eser. İki yönden ilk olma özelliğini taşıyor. Bunlardan birincisi ilk kez 'çevre hukuku' yerine 'ekolojik hukuk' tanımını kullanıp, çevrenin korumacı kapsamını aşarak, eko sistemi oluşturan flora ve insan dahil fauna ile bunların ilişkisini bir hak sahibi olarak tanımlıyor ve o yönde bir mücadeleyi anlatıyor. İkinci ilk olma özelliği ise hem hukukçulara hem de eko–sistem savunucularına Ülkenin en önemli doğal varlık sorunları ile ilgili yapılmış 30 farklı hukuki mücadelenin dava dilekçelerini, bilirkişi raporlarını ve yargı kararlarını sunuyor. Bunun çok değerli bir bilgi ve savunucular için yönlendirici bir ışık olduğu tartışmasız. Ayrıca 15 yıldır bir eko–sistem savucusu olan eserin yazarı, 'kamu yaran' yerine 'üstün kamu yararı' kavramını tercih ederek bu yöndeki tartışmalara da yeni bir boyut katıyor.