Çok eski zamanlardan bu yana, insanlar, insan toplumunun gelişmesini açıklamaya çalışmışlardır. Bu konuda, çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Dinsel akımları temsil eden sözcüler, tüm gelişmenin tanrının iradesiyle gerçekleştirildiğini öne sürdüler.
Bununla birlikte, bilim ve pratiğin doğaüstü güçlerin varolmadığını kanıtladı. Bugün doğrulanan, günümüzün birçok burjuva bilginlerince de paylaşılan görüş, toplumun evriminin belirli bir ölçüde coğrafi çevreye, yani (iklim, toprak, madenler vb. gibi) doğal koşullara bağlı olduğu merkezindedir. Kuşkusiz ki, coğrafi çevre toplum gelişmesinin zorunlu koşullarından biridir; ama bu belirleyici değildir. Örneğin Batı Avrupa´da üç bin yıl boyunca, üç farklı rejim, hatta Avrupa´nın ortasında ve doğusunda dört rejim, birbirini izledi. Oysa, aynı dönemde Avrupa´nın coğrafi koşulları, hiçbir değişikliğe uğramadı ya da hesaba katılmayacak kadar az değişikliğe uğradı. Bazıları, tarihin akışının, yalnızca, seçkin kişilerin, devlet adamlarıın, komutanların vb. iradesine bağlı olduğu görüşünü savunuyorlar. Gerçekte, bu kişiler, olayların gelişini çabuklaştırır ya da geciktirebilirler, ama tarihin akışını değiştiremezler.
O halde tarihin gelişmesini belirleyen nedir? Bu soruyu, ilk olarak, Karl Marx yanıtlamıştır. İnsanlar, yaşamak için, besinlere, giysilere, ayakkabılara, barınaklara ve öteki maddi mallara gereksinme duyarlar. öyleyse insanlar onları üretmek zorunda olduklarından, çalışmak zorundadırlar.
Maddi malların üretimini durduran her toplum yokolur. Onun için, maddi malların üretimi, her toplumun varlığının ve gelişmesinin kökenidir.
Çok eski zamanlardan bu yana, insanlar, insan toplumunun gelişmesini açıklamaya çalışmışlardır. Bu konuda, çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Dinsel akımları temsil eden sözcüler, tüm gelişmenin tanrının iradesiyle gerçekleştirildiğini öne sürdüler.
Bununla birlikte, bilim ve pratiğin doğaüstü güçlerin varolmadığını kanıtladı. Bugün doğrulanan, günümüzün birçok burjuva bilginlerince de paylaşılan görüş, toplumun evriminin belirli bir ölçüde coğrafi çevreye, yani (iklim, toprak, madenler vb. gibi) doğal koşullara bağlı olduğu merkezindedir. Kuşkusiz ki, coğrafi çevre toplum gelişmesinin zorunlu koşullarından biridir; ama bu belirleyici değildir. Örneğin Batı Avrupa´da üç bin yıl boyunca, üç farklı rejim, hatta Avrupa´nın ortasında ve doğusunda dört rejim, birbirini izledi. Oysa, aynı dönemde Avrupa´nın coğrafi koşulları, hiçbir değişikliğe uğramadı ya da hesaba katılmayacak kadar az değişikliğe uğradı. Bazıları, tarihin akışının, yalnızca, seçkin kişilerin, devlet adamlarıın, komutanların vb. iradesine bağlı olduğu görüşünü savunuyorlar. Gerçekte, bu kişiler, olayların gelişini çabuklaştırır ya da geciktirebilirler, ama tarihin akışını değiştiremezler.
O halde tarihin gelişmesini belirleyen nedir? Bu soruyu, ilk olarak, Karl Marx yanıtlamıştır. İnsanlar, yaşamak için, besinlere, giysilere, ayakkabılara, barınaklara ve öteki maddi mallara gereksinme duyarlar. öyleyse insanlar onları üretmek zorunda olduklarından, çalışmak zorundadırlar.
Maddi malların üretimini durduran her toplum yokolur. Onun için, maddi malların üretimi, her toplumun varlığının ve gelişmesinin kökenidir.