XV. ve XVI. yüzyıllardaki tasavvufî anlayışın en belirgin özelliği "Ekberiyye mektebidir." Bu anlayışın sonucu olarak o dönemin önde gelen mutasavvıfları tarafından kaleme alınan eserlerde, bu ekolün temel kaynakları tercüme ve şerh edilmiştir. Bunun en güzel örneklerinden biri de İbnü'l-Arabî'nin Fusûsu'l-hikem'ini baştan sona şerh eden ikinci dönem Fusûs şârihlerinden Müeyyedüddîn Cendî'nin Fusûs şerhine Mehmed Yazıcıoğlu'nun el-Müntehâ adlı bir ta'likat yazması ve kardeşi Ahmed Bîcan'ın da bu ta'likatı Türkçe'ye tercüme etmesidir. Müntehâ, Dâvûd Kayserî'nin Fusûs Şerhi'nden sonra bilinen ilk çalışmalardan biridir. Muhyiddîn İbnü'l-Arabî'nin Fusûsu'l-hikem'inin ilk Türkçe tercümesi olması ve müntesibi olduğu "Bayramiyye tarikatı silsilesi"ni vermesi bakımından önemli olan Ahmed Bîcan'ın Müntehâ'sı, dönemin fikrî ve tasavvufî yapısını günümüze yansıtması açısından dikkate değerdir. Hüseyin Vassaf'ın ifade ettiği gibi, Yazıcıoğlu kardeşlerin "eserleri, erbâb-ı aşka mürşidlik hizmetini görmektedir."
XV. ve XVI. yüzyıllardaki tasavvufî anlayışın en belirgin özelliği "Ekberiyye mektebidir." Bu anlayışın sonucu olarak o dönemin önde gelen mutasavvıfları tarafından kaleme alınan eserlerde, bu ekolün temel kaynakları tercüme ve şerh edilmiştir. Bunun en güzel örneklerinden biri de İbnü'l-Arabî'nin Fusûsu'l-hikem'ini baştan sona şerh eden ikinci dönem Fusûs şârihlerinden Müeyyedüddîn Cendî'nin Fusûs şerhine Mehmed Yazıcıoğlu'nun el-Müntehâ adlı bir ta'likat yazması ve kardeşi Ahmed Bîcan'ın da bu ta'likatı Türkçe'ye tercüme etmesidir. Müntehâ, Dâvûd Kayserî'nin Fusûs Şerhi'nden sonra bilinen ilk çalışmalardan biridir. Muhyiddîn İbnü'l-Arabî'nin Fusûsu'l-hikem'inin ilk Türkçe tercümesi olması ve müntesibi olduğu "Bayramiyye tarikatı silsilesi"ni vermesi bakımından önemli olan Ahmed Bîcan'ın Müntehâ'sı, dönemin fikrî ve tasavvufî yapısını günümüze yansıtması açısından dikkate değerdir. Hüseyin Vassaf'ın ifade ettiği gibi, Yazıcıoğlu kardeşlerin "eserleri, erbâb-ı aşka mürşidlik hizmetini görmektedir."