“Sizi gazabıyla yok etmeye çalışan bir Yaratıcı’nın katil Elçi’si olarak huzurlarınızda bulunmaktayım. Belki inanmayacaksınız lakin aslında sizi kurtarmaya geldim.”
Ben bir insan öldürdüm. Önceden tasarlayarak, bilerek ve isteyerek… O halde neden bu kadar çok canım yanıyor? Yüzünü görmemiştim, sesini belki duydum, hatırlamıyorum. Dün bu vakitlerde konuşup hareket ediyordu. Gözleri çevresinde olup bitenlerin farkındaydı. Elleri dokunduklarını hissediyordu. Yüreği çarpmaya devam ediyor, kulakları işittiği seslerin ayrımındaydı. Kötü bir insandı. Hayatını iğrenç işler yaparak geçiriyordu. Olmasa, dünyanın çok daha güzel olacağı kesindi. Şimdi yok.
Öldürmenin en berbat tarafı, yaptığın yanlışı geri çevirme şansının asla olmamasıdır. Kırdığın insanı tekrar düzeltebilirsin. Çaldığını iade edebilirsin. Yıktığını yeniden yaparsın. Boşalttığın kabı bir daha doldurursun ama söylesene, son verdiğin bir yaşama bakışlarını geri verebilir misin? Belki de Yaratıcı'nın bunca gazabının altında yatan şey, o bakışları geri verebilme kudretinde saklıdır. Ey Elçi! Sen kim oluyorsun da Yaratıcı ile boy ölçüşmeye kalkıyorsun?
…
“Bak, sadece bir kötü öldü. Kendisiyle beraber ne kadar çok kötülük yok oldu. Yaratıcı ile fazla içli dışlı olmak sana yaramamış. Onun yaptığı gibi izleyip karışmayayım hastalığına yakalanmışsın. Şu kadarını söyleyeyim, kötülükle uğraşırsan mutlaka bir yerlerine bulaşır. Yok, uğraşmayayım dersen, en büyük kötülüğe ortak olursun. Daha iyi olacaksın. Zaman, sadece zaman...”
“Sizi gazabıyla yok etmeye çalışan bir Yaratıcı’nın katil Elçi’si olarak huzurlarınızda bulunmaktayım. Belki inanmayacaksınız lakin aslında sizi kurtarmaya geldim.”
Ben bir insan öldürdüm. Önceden tasarlayarak, bilerek ve isteyerek… O halde neden bu kadar çok canım yanıyor? Yüzünü görmemiştim, sesini belki duydum, hatırlamıyorum. Dün bu vakitlerde konuşup hareket ediyordu. Gözleri çevresinde olup bitenlerin farkındaydı. Elleri dokunduklarını hissediyordu. Yüreği çarpmaya devam ediyor, kulakları işittiği seslerin ayrımındaydı. Kötü bir insandı. Hayatını iğrenç işler yaparak geçiriyordu. Olmasa, dünyanın çok daha güzel olacağı kesindi. Şimdi yok.
Öldürmenin en berbat tarafı, yaptığın yanlışı geri çevirme şansının asla olmamasıdır. Kırdığın insanı tekrar düzeltebilirsin. Çaldığını iade edebilirsin. Yıktığını yeniden yaparsın. Boşalttığın kabı bir daha doldurursun ama söylesene, son verdiğin bir yaşama bakışlarını geri verebilir misin? Belki de Yaratıcı'nın bunca gazabının altında yatan şey, o bakışları geri verebilme kudretinde saklıdır. Ey Elçi! Sen kim oluyorsun da Yaratıcı ile boy ölçüşmeye kalkıyorsun?
…
“Bak, sadece bir kötü öldü. Kendisiyle beraber ne kadar çok kötülük yok oldu. Yaratıcı ile fazla içli dışlı olmak sana yaramamış. Onun yaptığı gibi izleyip karışmayayım hastalığına yakalanmışsın. Şu kadarını söyleyeyim, kötülükle uğraşırsan mutlaka bir yerlerine bulaşır. Yok, uğraşmayayım dersen, en büyük kötülüğe ortak olursun. Daha iyi olacaksın. Zaman, sadece zaman...”