Elen Vera, Elif’in Şems’i isimli eserinde tasavvufun derinliklerine ışıklı tüneller açmış; herkesi kendi derinliklerine dalmaya, herkesi kendi Şems’ini bulmaya davet ediyor. İnsanın içindeki manevî okyanusların varlığını çarpıcı betimlemelerle fark ettiren eser, hemen her satırında bu okyanusun en diplerine kadar korkusuzca gidebilmenin yollarını üstü örtülü olarak gösteriyor. Kitabı okuduktan sonra anlıyorsunuz ki, “Hiçbir kelebek kanatsız uçamazdı…” Güçlü metaforlarıyla okuyucunun yüreğini aydınlatan cümleler, kimi zaman şimşek misali satır aralarından ansızın parlayıp en karanlık kuytularımızda gizlenen sorulara da cevap oluveriyor… Elen Vera, eserinin henüz ilk sayfasında “Çünkü yolun da kendisi gibi var olma sebebi vardı” diyerek karşımıza düşünce boyutunda yeni yollar çıkarıyor! Düşünmeye, farklı ve derin düşünmeye teşvik eden “Elif’in Şems’i” bir anlamda da hayatın labirentlerinde rehberlik yapıyor; peşinden sürüklediği okuyucusunu çarpıcı cümleleriyle cesaretlendiriyor; “Ve bu topraklarda yaşam, dedikleri gibi rahimden de başlasa topraktan da başlasa yolculuğu hep başladığı karanlıkta sona eriyordu. Bir gün herkes, başladığı bu yolculuğu bitirirken karanlıktan geçmek zorunda kalıyordu. Kelebeklerin de yaptığı gibi… Işık ise seni yolun sonunda bekliyordu.” Var oluşun amacı, sebebi, sonucu Elif’in içsel konuşmalarında, detaylı tahlillerinde gün yüzüne çıkıyor. Bir kelebek üzerinden kâinatın belli ölçülerde sırrı çözülebilir mi? Elbette ki, kelebeklerin renkleri başka başkaydı ve bu sıradan gözlem Elif’e büyükçe cevap kapıları açıyordu; “Acaba bahsettikleri bunun gibi bir şey miydi? İnsanların da mı birbirlerinden başka, görünmez renkleri vardı?” Elif’in Şems’i belki de bir ömür arayıp da bulunamayanlarla doludur. Sır olduğu düşünülen birçok şey gibi aslında yanı başımızdakini görebilmek her an mümkün olabilir… Misal, mutluluk.
Elen Vera, Elif’in Şems’i isimli eserinde tasavvufun derinliklerine ışıklı tüneller açmış; herkesi kendi derinliklerine dalmaya, herkesi kendi Şems’ini bulmaya davet ediyor. İnsanın içindeki manevî okyanusların varlığını çarpıcı betimlemelerle fark ettiren eser, hemen her satırında bu okyanusun en diplerine kadar korkusuzca gidebilmenin yollarını üstü örtülü olarak gösteriyor. Kitabı okuduktan sonra anlıyorsunuz ki, “Hiçbir kelebek kanatsız uçamazdı…” Güçlü metaforlarıyla okuyucunun yüreğini aydınlatan cümleler, kimi zaman şimşek misali satır aralarından ansızın parlayıp en karanlık kuytularımızda gizlenen sorulara da cevap oluveriyor… Elen Vera, eserinin henüz ilk sayfasında “Çünkü yolun da kendisi gibi var olma sebebi vardı” diyerek karşımıza düşünce boyutunda yeni yollar çıkarıyor! Düşünmeye, farklı ve derin düşünmeye teşvik eden “Elif’in Şems’i” bir anlamda da hayatın labirentlerinde rehberlik yapıyor; peşinden sürüklediği okuyucusunu çarpıcı cümleleriyle cesaretlendiriyor; “Ve bu topraklarda yaşam, dedikleri gibi rahimden de başlasa topraktan da başlasa yolculuğu hep başladığı karanlıkta sona eriyordu. Bir gün herkes, başladığı bu yolculuğu bitirirken karanlıktan geçmek zorunda kalıyordu. Kelebeklerin de yaptığı gibi… Işık ise seni yolun sonunda bekliyordu.” Var oluşun amacı, sebebi, sonucu Elif’in içsel konuşmalarında, detaylı tahlillerinde gün yüzüne çıkıyor. Bir kelebek üzerinden kâinatın belli ölçülerde sırrı çözülebilir mi? Elbette ki, kelebeklerin renkleri başka başkaydı ve bu sıradan gözlem Elif’e büyükçe cevap kapıları açıyordu; “Acaba bahsettikleri bunun gibi bir şey miydi? İnsanların da mı birbirlerinden başka, görünmez renkleri vardı?” Elif’in Şems’i belki de bir ömür arayıp da bulunamayanlarla doludur. Sır olduğu düşünülen birçok şey gibi aslında yanı başımızdakini görebilmek her an mümkün olabilir… Misal, mutluluk.