Emre Yalçın, bu dört kısa oyununda, ‘iletişim’in tıkandığı diyaloglar, anlamsızca dışavurulan, ağızdan çıktığında buharlaşan söylemler, başka bağlamlarda kullanılarak yurtsuzlaşan klişeler üzerinden okuyucuya / tiyatroculara farklı bir okuma pratiği sunuyor.
B. ile U.’da, adları kimlikleri sürekli değişse de asla birbirinden kopamayan arkadaşların, Yağmur, Şnorkel ve Taze Fasulye’de, 36 yaşındaki bir ‘Oğul’ ile bir türlü ayrılamadığı babasının öyküleri üzerinden her türlü bağımlılıktan daha tehlikeli gördüğü ama bizi biz yaptığına inandığı aile ve dostluk ilişkilerine işaret ediyor.
Hamahakki ve Herkesten Çok Herkes Kadar Varım, oyunlarının ortak noktasını ise iki entelektüel kimlik üzerine birer örümcek analojisi oluşturuyor.
Emre Yalçın, bu dört kısa oyununda, ‘iletişim’in tıkandığı diyaloglar, anlamsızca dışavurulan, ağızdan çıktığında buharlaşan söylemler, başka bağlamlarda kullanılarak yurtsuzlaşan klişeler üzerinden okuyucuya / tiyatroculara farklı bir okuma pratiği sunuyor.
B. ile U.’da, adları kimlikleri sürekli değişse de asla birbirinden kopamayan arkadaşların, Yağmur, Şnorkel ve Taze Fasulye’de, 36 yaşındaki bir ‘Oğul’ ile bir türlü ayrılamadığı babasının öyküleri üzerinden her türlü bağımlılıktan daha tehlikeli gördüğü ama bizi biz yaptığına inandığı aile ve dostluk ilişkilerine işaret ediyor.
Hamahakki ve Herkesten Çok Herkes Kadar Varım, oyunlarının ortak noktasını ise iki entelektüel kimlik üzerine birer örümcek analojisi oluşturuyor.