İnsanın olduğu her yerde kötülük sıradan. Ancak insan aslında iyi ya da kötü değil. Rasyonel ya da irrasyonel de değil... Bu gibi sıfatların tek başına insanı nitelendirmesi zor. Çünkü insan zihni, ilkelerden hareket etmiyor. Bağlam temelli düşünüyor. Kendisini nasıl bir bağlamda ve hangi rolde hayal ediyorsa, ona göre bir davranış belirliyor. Örneğin 1600'lerde yaşıyorsa cadı avına çıkmayı makul bulabiliyor. 1942 yılında ve Almanya'da ise, Yahudilerin imhasını gerekli görebiliyor.
Bu kitap, insana dair bu hazin gerçeğe odaklanıyor. 1950'lerden bugüne bu konularda yapılan bilimsel çalışmaların bulgularından hareketle, dünyada önyargı, nefret ve vahşetin neden bitmek bilmediği sorusu üzerinde duruyor. Bunu yaparken, irili ufaklı her grubun insanları bir kurgusallığa hapsetme potansiyelini vurguluyor. UFO kültlerini absürt bulan milyonlarca insanın pekâlâ başka konularda toplu hipnoz halinde olabileceğine dikkat çekiyor.
İnsanın olduğu her yerde kötülük sıradan. Ancak insan aslında iyi ya da kötü değil. Rasyonel ya da irrasyonel de değil... Bu gibi sıfatların tek başına insanı nitelendirmesi zor. Çünkü insan zihni, ilkelerden hareket etmiyor. Bağlam temelli düşünüyor. Kendisini nasıl bir bağlamda ve hangi rolde hayal ediyorsa, ona göre bir davranış belirliyor. Örneğin 1600'lerde yaşıyorsa cadı avına çıkmayı makul bulabiliyor. 1942 yılında ve Almanya'da ise, Yahudilerin imhasını gerekli görebiliyor.
Bu kitap, insana dair bu hazin gerçeğe odaklanıyor. 1950'lerden bugüne bu konularda yapılan bilimsel çalışmaların bulgularından hareketle, dünyada önyargı, nefret ve vahşetin neden bitmek bilmediği sorusu üzerinde duruyor. Bunu yaparken, irili ufaklı her grubun insanları bir kurgusallığa hapsetme potansiyelini vurguluyor. UFO kültlerini absürt bulan milyonlarca insanın pekâlâ başka konularda toplu hipnoz halinde olabileceğine dikkat çekiyor.