Kitap, İbn Berrecân’ın vahiy kavramı özelinde düşünce dünyasını dikkate alarak iki bölüme ayrılmıştır. İlk bölümde, müfessirin siyasi tartışmalar ışığında hayatına temas edilmiş, eserleri değerlendirilerek bu eserler çerçevesinde ilmî şahsiyetine yer verilmiştir. Ayrıca İbn Berrecân’ın çok yönlü bir âlim olması sebebiyle, Endülüs dini düşüncesine ana hatlarıyla temas edilmiştir. Bu kısma, onun düşünce dünyasının anlaşılması için bir basamak olarak yer verilmiştir. Ayrıca kısa bir şekilde, Endülüs bölgesinde farklı fikirler, disiplinler ve alimlerin olduğuna işaret edilmiştir. Kitabın temel konusunun ele alındığı ikinci bölümde, tefsir ilminin en önemli meseleleri arasında yer alan ve müfessir için yorum ameliyesine
mukaddem/hatime olan vahiy düşüncesini merkeze aldık. Çünkü İbn Berrecân, âlemle birlikte vahyi, varlığın türleri arasında saymıştır. Müfessirin ıstılahında vücûdeyn tabiri bu anlayışı ifade etmektedir. Onun vahiy anlayışını eserlerinden hareketle inşâ ederken, varlık ve bilgi düşüncesini de ihtiva eden bir başlıklandırma yoluna gittik. Bu bölüm içerisinde, İbn Berrecân’a göre “Vahiy nedir?”, “Vahiy hangi kavramlarla ilişkilidir?”, “İnsan ve vahiy ilişkisi nasıldır?”, temel soruları etrafında ulaştığımız cevapları sistematik bir şekilde aktarmaya çalıştık. Dolayısıyla vahyin; ilâhî kelâm, âlem, ilâhî isim-sıfatlar ve insanla irtibatlı bir kavram olduğunu, İbn Berrecân düşüncesi içerisinde ortaya koyduk. Bu kitapta, müfessirin ağırlıklı olarak vahyin kelâmullah oluşunu dikkate aldığı tespit edilmiş, onun açısından kitâbullahın her türlü bilgiyi kuşattığı
düşüncesinin temel bir konumda olduğu ortaya konulmuştur. Endülüs’te tasavvufun güçlü temsilcileri bulunmakta, bu eser bağlamında tasavvuf karşıtlığı düşüncesinin tahsis edilmesi gerekmektedir. Bu sebeple Endülüs’te tasavvuf, farklı düşünen âlimler açısından karşıt olunabilecek kadar güçlü temsilcilere sahiptir. İbn Berrecân’ın düşünce ve fikirleri tasavvufî geleneğin ilmî gücünü göstermesi bakımından değerlidir. Tasavvufî yoruma ek olarak müfessirin Kur’ân yorumculuğunu, nazarî/ felsefî bir yorum olarak da niteleyebiliriz.
Kitap, İbn Berrecân’ın vahiy kavramı özelinde düşünce dünyasını dikkate alarak iki bölüme ayrılmıştır. İlk bölümde, müfessirin siyasi tartışmalar ışığında hayatına temas edilmiş, eserleri değerlendirilerek bu eserler çerçevesinde ilmî şahsiyetine yer verilmiştir. Ayrıca İbn Berrecân’ın çok yönlü bir âlim olması sebebiyle, Endülüs dini düşüncesine ana hatlarıyla temas edilmiştir. Bu kısma, onun düşünce dünyasının anlaşılması için bir basamak olarak yer verilmiştir. Ayrıca kısa bir şekilde, Endülüs bölgesinde farklı fikirler, disiplinler ve alimlerin olduğuna işaret edilmiştir. Kitabın temel konusunun ele alındığı ikinci bölümde, tefsir ilminin en önemli meseleleri arasında yer alan ve müfessir için yorum ameliyesine
mukaddem/hatime olan vahiy düşüncesini merkeze aldık. Çünkü İbn Berrecân, âlemle birlikte vahyi, varlığın türleri arasında saymıştır. Müfessirin ıstılahında vücûdeyn tabiri bu anlayışı ifade etmektedir. Onun vahiy anlayışını eserlerinden hareketle inşâ ederken, varlık ve bilgi düşüncesini de ihtiva eden bir başlıklandırma yoluna gittik. Bu bölüm içerisinde, İbn Berrecân’a göre “Vahiy nedir?”, “Vahiy hangi kavramlarla ilişkilidir?”, “İnsan ve vahiy ilişkisi nasıldır?”, temel soruları etrafında ulaştığımız cevapları sistematik bir şekilde aktarmaya çalıştık. Dolayısıyla vahyin; ilâhî kelâm, âlem, ilâhî isim-sıfatlar ve insanla irtibatlı bir kavram olduğunu, İbn Berrecân düşüncesi içerisinde ortaya koyduk. Bu kitapta, müfessirin ağırlıklı olarak vahyin kelâmullah oluşunu dikkate aldığı tespit edilmiş, onun açısından kitâbullahın her türlü bilgiyi kuşattığı
düşüncesinin temel bir konumda olduğu ortaya konulmuştur. Endülüs’te tasavvufun güçlü temsilcileri bulunmakta, bu eser bağlamında tasavvuf karşıtlığı düşüncesinin tahsis edilmesi gerekmektedir. Bu sebeple Endülüs’te tasavvuf, farklı düşünen âlimler açısından karşıt olunabilecek kadar güçlü temsilcilere sahiptir. İbn Berrecân’ın düşünce ve fikirleri tasavvufî geleneğin ilmî gücünü göstermesi bakımından değerlidir. Tasavvufî yoruma ek olarak müfessirin Kur’ân yorumculuğunu, nazarî/ felsefî bir yorum olarak da niteleyebiliriz.