Her şey bir gecede yok olup gidince sabah sanki insanlık uyanmıştı. O kadar insanız ki hiçbir şeyimiz yok. O kadar insanız ki hepimiz muhtacız. Hatta yardıma koşanlar bile… O kadar çaresiz bir hâldeyiz ki hayatta kalanlar için sevinç gözyaşları döküyoruz. Oysa hepsi hayattaydı zaten.
Kimisi kolunu, kimisi bacağını kaybetmiş ama biz, hayat onlar için hâlâ devam ediyor diye seviniyoruz. Çocuğunu kaybetmiş anneler, babalar ağlamaya utanıyorlar daha büyük acıları olanları düşünerek. Yas tutmaya utanıyorlar. Dillerini, yumru oturmuş boğazlarını değil de gözlerini tutuyorlar. Bakınca anlıyorum gözlerini tutanları, onların yerine ağlamak istiyorum.
Ah, ben nasıl sarıp sarmalasam onları?
Romanları ve hikâyeleriyle kalplerinize dokunan Kahraman Tazeoğlu, "Enkaz" kitabıyla sizi deprem gerçekleriyle yüzleştiriyor.
Her şey bir gecede yok olup gidince sabah sanki insanlık uyanmıştı. O kadar insanız ki hiçbir şeyimiz yok. O kadar insanız ki hepimiz muhtacız. Hatta yardıma koşanlar bile… O kadar çaresiz bir hâldeyiz ki hayatta kalanlar için sevinç gözyaşları döküyoruz. Oysa hepsi hayattaydı zaten.
Kimisi kolunu, kimisi bacağını kaybetmiş ama biz, hayat onlar için hâlâ devam ediyor diye seviniyoruz. Çocuğunu kaybetmiş anneler, babalar ağlamaya utanıyorlar daha büyük acıları olanları düşünerek. Yas tutmaya utanıyorlar. Dillerini, yumru oturmuş boğazlarını değil de gözlerini tutuyorlar. Bakınca anlıyorum gözlerini tutanları, onların yerine ağlamak istiyorum.
Ah, ben nasıl sarıp sarmalasam onları?
Romanları ve hikâyeleriyle kalplerinize dokunan Kahraman Tazeoğlu, "Enkaz" kitabıyla sizi deprem gerçekleriyle yüzleştiriyor.