Erkekliğe Karşı Üçlü İttifak Savaş, Göç ve Yoksulluk Kıskacındaki Erkeklikler - Ankara’daki Suriyeliler Örneği

Stok Kodu:
9786253930882
Boyut:
16.5x24
Sayfa Sayısı:
134
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%15 indirimli
135,00TL
114,75TL
Taksitli fiyat: 9 x 14,03TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786253930882
1317120
Erkekliğe Karşı Üçlü İttifak
Erkekliğe Karşı Üçlü İttifak Savaş, Göç ve Yoksulluk Kıskacındaki Erkeklikler - Ankara’daki Suriyeliler Örneği
114.75

“Erkek olarak çocuklarım aç kaldığı zaman ciğerim yanıyor, kalbim sıkışıyor nasıl aç kalırlar diye. Bu benim içimdeki en büyük yangın, çok zoruma gidiyor bu.
Tek derdim onları koruyabilmektir”
“İnsanın elinden bir şey gelemeyince, bir şey yapamayınca bir eksiklik hissediyor çünkü ailesine istediklerini sunamıyor. O an işte zayıf olduğun yer…
Kesinlikle bu erkeğin zayıf noktasıdır.”

Geleneksel Suriyeli erkeklik biçiminin yeniden üretim dinamiklerine karşı kronolojik olarak üçlü bir ittifak içinde olan savaşın, zorunlu göç ve kentsel yoksulluk deneyimlerinin toplumsal cinsiyet ilişkileri bağlamında dönüştürücü bir etkiye sahip olduğu açıkça görülüyor. Yaşama dair her şey üzerinde katastrofik bir etkiye sahip iç savaş koşullarının ortaya çıkardığı “korku”, “çaresizlik” ve “gelecek kaygısı” kıskacında ezilen bir erkeklik hâli bir taraftan, akabinde ölüm dâhil risk ve çatışma dolu bir zorunlu göç sürecine mahkûm bırakılması ile “kaybedilmiş erkeklik” deneyiminin oluşması diğer taraftan patriarkal ilişkileri sekteye uğratıyorlar. Geleneksel erkeklik beklentilerini ifa etmekte “acizleşmiş” Suriyeli erkeklerin zorunlu göç sonrası yerleştikleri yeni ekonomik, toplumsal, hukuksal ve siyasal yapıların madunlaştıran ve marjinalleştiren etkileri ise deneyimlenmekte olan erkeklik kaybını pekiştiriyor.
Ankara'nın merkezî bölgelerinde bir görünürlüğe sahip yoksul Suriyeli mülteciler ile gündelik hayattaki karşılaşmalar ve edinilen deneyimler ve gözlemler sonucu şekillenen bu çalışma, göç sorunsalı bağlamında sınıf, toplumsal cinsiyet ve eleştirel erkeklik yaklaşımlarının önemini vurgulayarak giderek kronikleşen göç tartışmalarına bir katkı sunuyor.

“Erkek olarak çocuklarım aç kaldığı zaman ciğerim yanıyor, kalbim sıkışıyor nasıl aç kalırlar diye. Bu benim içimdeki en büyük yangın, çok zoruma gidiyor bu.
Tek derdim onları koruyabilmektir”
“İnsanın elinden bir şey gelemeyince, bir şey yapamayınca bir eksiklik hissediyor çünkü ailesine istediklerini sunamıyor. O an işte zayıf olduğun yer…
Kesinlikle bu erkeğin zayıf noktasıdır.”

Geleneksel Suriyeli erkeklik biçiminin yeniden üretim dinamiklerine karşı kronolojik olarak üçlü bir ittifak içinde olan savaşın, zorunlu göç ve kentsel yoksulluk deneyimlerinin toplumsal cinsiyet ilişkileri bağlamında dönüştürücü bir etkiye sahip olduğu açıkça görülüyor. Yaşama dair her şey üzerinde katastrofik bir etkiye sahip iç savaş koşullarının ortaya çıkardığı “korku”, “çaresizlik” ve “gelecek kaygısı” kıskacında ezilen bir erkeklik hâli bir taraftan, akabinde ölüm dâhil risk ve çatışma dolu bir zorunlu göç sürecine mahkûm bırakılması ile “kaybedilmiş erkeklik” deneyiminin oluşması diğer taraftan patriarkal ilişkileri sekteye uğratıyorlar. Geleneksel erkeklik beklentilerini ifa etmekte “acizleşmiş” Suriyeli erkeklerin zorunlu göç sonrası yerleştikleri yeni ekonomik, toplumsal, hukuksal ve siyasal yapıların madunlaştıran ve marjinalleştiren etkileri ise deneyimlenmekte olan erkeklik kaybını pekiştiriyor.
Ankara'nın merkezî bölgelerinde bir görünürlüğe sahip yoksul Suriyeli mülteciler ile gündelik hayattaki karşılaşmalar ve edinilen deneyimler ve gözlemler sonucu şekillenen bu çalışma, göç sorunsalı bağlamında sınıf, toplumsal cinsiyet ve eleştirel erkeklik yaklaşımlarının önemini vurgulayarak giderek kronikleşen göç tartışmalarına bir katkı sunuyor.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat