Müziğin evrensel bir dil olmasında hiç şüphesiz tarih boyunca geçirmiş olduğu aşamaların da katkısı bulunmaktadır. Her ne kadar toplumların, dünyayı ve çevrelerinde olup biteni algılama süreci ve şekli birbirinden farklı olsa da, bir kuş cıvıltısının verdiği huzur ya da akan bir nehrin çıkardığı ses her toplumda ortak bir ses/tını algısı oluşturmuş olmalıdır. Belki de, doğadaki sesleri taklit ederek başlayan bu serüven, her durakta bünyesine yeni şeyler alarak ilerlemiş ve tarih yolculuğunda hiç bitmeyecek bir olguya dönüşmüştür. Hiç şüphesiz, müziğin kaderinde de, kendisini yaratan toplumların üzerinde yaşadıkları coğrafya, toplumu oluşturan bireylerin kişisel tercihleri ve hatta atalardan devralınan hususlar da etkili olmuş olmalıdır. Evet, hiç bitmeyecek bir serüvendir, müziğin serüveni...
Müziğin evrensel bir dil olmasında hiç şüphesiz tarih boyunca geçirmiş olduğu aşamaların da katkısı bulunmaktadır. Her ne kadar toplumların, dünyayı ve çevrelerinde olup biteni algılama süreci ve şekli birbirinden farklı olsa da, bir kuş cıvıltısının verdiği huzur ya da akan bir nehrin çıkardığı ses her toplumda ortak bir ses/tını algısı oluşturmuş olmalıdır. Belki de, doğadaki sesleri taklit ederek başlayan bu serüven, her durakta bünyesine yeni şeyler alarak ilerlemiş ve tarih yolculuğunda hiç bitmeyecek bir olguya dönüşmüştür. Hiç şüphesiz, müziğin kaderinde de, kendisini yaratan toplumların üzerinde yaşadıkları coğrafya, toplumu oluşturan bireylerin kişisel tercihleri ve hatta atalardan devralınan hususlar da etkili olmuş olmalıdır. Evet, hiç bitmeyecek bir serüvendir, müziğin serüveni...