Eski Güneşin Altında

Stok Kodu:
9786059542449
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
272
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-11
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%20 indirimli
108,00TL
86,40TL
Taksitli fiyat: 9 x 10,56TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786059542449
868883
Eski Güneşin Altında
Eski Güneşin Altında
86.40

Tohuma durmuş bir başak kopardılar. Bir başaktı sadece. Oysa hayata ekilen umutlardı, kopardılar sessizce.

Satranç tahtası ortada duruyordu. Taşlar yerli yerindeydi. Şahlar, piyonlar, vezirler, Ademoğlu Ademler, herkes onları görüyorlardı.

Bir mektup düştü gecenin sessizliğine. “Gördünüz mü?” dedi, Yeva. Gerçekten de gördünüz mü? Acıdan kalan yanları dökülmüştü, yakası açık, gerdanı apaktı. Başakların solmuş tanelerinden bir hüzün yayıldı her tarafa. Görmek imkânsızdı, kendi karanlığında baktığı aynada.

Belli ki bir kadın, kendi içinden geçiyordu zamanın.

Pek çok hikâyede beliren ortak bir yazgının susuşu gibiydi susuşu. Belli belirsiz bir gülümseme geçti gözlerinden. Terk edileceğini anlayan bir kadınınki gibiydi kederi, sustu.

Kendine, çocukluğuna, çocukluğunu susturan annesinin suslarına sustu. Sonra köklerine ve bu köklere ulaşamamış su damlasını yutan toprağın çatlağına... Hüzünlerden boğum boğum saçlarına ve elbette bu saçlarını öpen adama... Susmasa, susuşu yarım kalırdı çünkü.

Sessizce arkasını döndü ve gitti. Öyle hüzünlüydü ki gidişi, tüm kadınlar içinde çölde bir kum tanesi. Zor seçilirdi...

Tohuma durmuş bir başak kopardılar. Bir başaktı sadece. Oysa hayata ekilen umutlardı, kopardılar sessizce.

Satranç tahtası ortada duruyordu. Taşlar yerli yerindeydi. Şahlar, piyonlar, vezirler, Ademoğlu Ademler, herkes onları görüyorlardı.

Bir mektup düştü gecenin sessizliğine. “Gördünüz mü?” dedi, Yeva. Gerçekten de gördünüz mü? Acıdan kalan yanları dökülmüştü, yakası açık, gerdanı apaktı. Başakların solmuş tanelerinden bir hüzün yayıldı her tarafa. Görmek imkânsızdı, kendi karanlığında baktığı aynada.

Belli ki bir kadın, kendi içinden geçiyordu zamanın.

Pek çok hikâyede beliren ortak bir yazgının susuşu gibiydi susuşu. Belli belirsiz bir gülümseme geçti gözlerinden. Terk edileceğini anlayan bir kadınınki gibiydi kederi, sustu.

Kendine, çocukluğuna, çocukluğunu susturan annesinin suslarına sustu. Sonra köklerine ve bu köklere ulaşamamış su damlasını yutan toprağın çatlağına... Hüzünlerden boğum boğum saçlarına ve elbette bu saçlarını öpen adama... Susmasa, susuşu yarım kalırdı çünkü.

Sessizce arkasını döndü ve gitti. Öyle hüzünlüydü ki gidişi, tüm kadınlar içinde çölde bir kum tanesi. Zor seçilirdi...

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat