Komiser Kostas Haritos, kızı Katerina’nın düğününün ardından huysuz karısı Adriani’yle İstanbul’a tatile gider. Yüzlerce turistin arasına karışan Haritos, kiliseleri, camileri ve sarayları gezerken bir yandan da yöresel yemekleri tadar ve sadece karısıyla değil, seyahat ettiği grubun üyeleriyle de tartışır, tatiller ona hiçbir zaman keyif vermemiştir.
Tatilde de cinayetler yakasını bırakmaz fakat bu konuda bir şikâyeti yoktur; bu görev onu Ayasofya’da rehberli turlardan ve benzer faaliyetlerden kurtarır. Haritos, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Cinayet Şubesinde irtibat görevlisi olarak, kardeşini öldüren ve hayatının çoğunu geçirdiği İstanbul’a kaçan 90’lı yaşlardaki Yunan bir kadının davasında görevlendirilir. Görünüşe göre Maria Hambu’nun görülecek birkaç eski hesabı vardır. Haritos, ilk andan itibaren güvenmediği Başkomiser Murat Sağlam’la çalışmak zorunda kalacak ve 1955teki toplu göçten sonra şehirde kalan küçük Rum topluluğunun içine çekilecektir.
Petros Markaris İstanbul’da doğmuştur. Bu romanda kendi tarihiyle ve kaderiyle hesaplaşıyor. Benimsediği uzlaşmacı ton, onu gençliğinin şehrine hâlâ bağlayan sevgiyi gösterir. İstanbul’da kalan Pontuslu Rumların akıbetine dair hüznünü, özlü mizahıyla örtüyor ve suçlunun baştan belli olduğu bir çöpçü avını, bir metropolün geçmişiyle bugününü yan yana getiren tutkulu bir seyahatnameye dönüştürüyor.
Komiser Kostas Haritos, kızı Katerina’nın düğününün ardından huysuz karısı Adriani’yle İstanbul’a tatile gider. Yüzlerce turistin arasına karışan Haritos, kiliseleri, camileri ve sarayları gezerken bir yandan da yöresel yemekleri tadar ve sadece karısıyla değil, seyahat ettiği grubun üyeleriyle de tartışır, tatiller ona hiçbir zaman keyif vermemiştir.
Tatilde de cinayetler yakasını bırakmaz fakat bu konuda bir şikâyeti yoktur; bu görev onu Ayasofya’da rehberli turlardan ve benzer faaliyetlerden kurtarır. Haritos, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Cinayet Şubesinde irtibat görevlisi olarak, kardeşini öldüren ve hayatının çoğunu geçirdiği İstanbul’a kaçan 90’lı yaşlardaki Yunan bir kadının davasında görevlendirilir. Görünüşe göre Maria Hambu’nun görülecek birkaç eski hesabı vardır. Haritos, ilk andan itibaren güvenmediği Başkomiser Murat Sağlam’la çalışmak zorunda kalacak ve 1955teki toplu göçten sonra şehirde kalan küçük Rum topluluğunun içine çekilecektir.
Petros Markaris İstanbul’da doğmuştur. Bu romanda kendi tarihiyle ve kaderiyle hesaplaşıyor. Benimsediği uzlaşmacı ton, onu gençliğinin şehrine hâlâ bağlayan sevgiyi gösterir. İstanbul’da kalan Pontuslu Rumların akıbetine dair hüznünü, özlü mizahıyla örtüyor ve suçlunun baştan belli olduğu bir çöpçü avını, bir metropolün geçmişiyle bugününü yan yana getiren tutkulu bir seyahatnameye dönüştürüyor.