Esmer Yara Beyaz Kurt

Stok Kodu:
9789758242498
Boyut:
13.5x20.5
Sayfa Sayısı:
1
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-01
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%22 indirimli
215,00TL
167,70TL
Taksitli fiyat: 9 x 20,50TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9789758242498
1221687
Esmer Yara Beyaz Kurt
Esmer Yara Beyaz Kurt
167.70

“Gözkapaklarım ağırlaşmaya başlıyordu. Ölümün geçici halini yaşamaya başlıyordum. Gözlerimi yıldızlara kapatırken cırcır böceklerinin sesi daha net gelmeye başlıyordu. Sırtımda nemli toprağı duyumsuyordum. Kokusunu çekerken içime keşke öldükten sonra da tüm bu güzellikleri hissedebilsem diyordum. Bu düşünceyle daha hoş gelmeye başladı bana her şey. Ağaçların taze yapraklarının arasından hafifçe gezen rüzgârın belli belirsiz sesinin ve ardından tenime değen serin esintisinin huzuru yayılıyordu vücudumda. Rüzgâr otların taze kokusunu yayarken gecenin sakinleştirici sesi tatlı bir uykuya davet ediyordu beni…” “Görmeleri biraz zordu. Herhangi bir iz bırakmamıştık. Yine de belli olmuyordu. Ayak sesleri yakınlaştıkça nefeslerimizi tuttuk adeta. Sesleri bana hep metalik gelirdi. Ölümün sesi de metalik mi diye düşünüyordum. İnsan nasıl bu kadar ölümü çağrıştırabilirdi? Ayak sesleri nasıl ölümü bu kadar yakınlaştırabilirdi? Bu kadar birbirine yakın düşmüşken en ufak bir ses, göz teması, sigara kokusu, bir gölge her şeyin sonunu getirebilirdi. Araf’ta olmak gibiydi. O incecik çizgide kendimi her hissedişimde kanımın daha hızlı aktığını, kalbimin daha şiddetli çarptığını, soluğumun düzensizleştiğini fark ederdim. O an önemsemez ama her şey normale döndüğünde korktuğumdan utanırdım. Yine de kendime güvenir, o ince çizgide dolaşmaktan vazgeçmezdim…”

“Gözkapaklarım ağırlaşmaya başlıyordu. Ölümün geçici halini yaşamaya başlıyordum. Gözlerimi yıldızlara kapatırken cırcır böceklerinin sesi daha net gelmeye başlıyordu. Sırtımda nemli toprağı duyumsuyordum. Kokusunu çekerken içime keşke öldükten sonra da tüm bu güzellikleri hissedebilsem diyordum. Bu düşünceyle daha hoş gelmeye başladı bana her şey. Ağaçların taze yapraklarının arasından hafifçe gezen rüzgârın belli belirsiz sesinin ve ardından tenime değen serin esintisinin huzuru yayılıyordu vücudumda. Rüzgâr otların taze kokusunu yayarken gecenin sakinleştirici sesi tatlı bir uykuya davet ediyordu beni…” “Görmeleri biraz zordu. Herhangi bir iz bırakmamıştık. Yine de belli olmuyordu. Ayak sesleri yakınlaştıkça nefeslerimizi tuttuk adeta. Sesleri bana hep metalik gelirdi. Ölümün sesi de metalik mi diye düşünüyordum. İnsan nasıl bu kadar ölümü çağrıştırabilirdi? Ayak sesleri nasıl ölümü bu kadar yakınlaştırabilirdi? Bu kadar birbirine yakın düşmüşken en ufak bir ses, göz teması, sigara kokusu, bir gölge her şeyin sonunu getirebilirdi. Araf’ta olmak gibiydi. O incecik çizgide kendimi her hissedişimde kanımın daha hızlı aktığını, kalbimin daha şiddetli çarptığını, soluğumun düzensizleştiğini fark ederdim. O an önemsemez ama her şey normale döndüğünde korktuğumdan utanırdım. Yine de kendime güvenir, o ince çizgide dolaşmaktan vazgeçmezdim…”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat