Bir sanat yapıtı nasıl tanımlanır? Edebî bir yapıta, şiire, müziğe, tiyatro oyununa veya mimari bir esere hemen herkesin üzerinde uzlaşabildiği estetik ölçütleri veren değerler nelerdir? Niçin bir çalışmayı değerli görürken diğerini estetiğin dışında sayarız?
20. yüzyılda estetik üzerine yapılan klasik çalışmalardan biri Nicolai Hartmann’a aittir. Hartmann bu son yapıtında kapsamlı bir güzellik kuramı ortaya koyar. Bu kuram aynı zamanda bakmanın, beğenmenin, görmenin, uzun uzadıya seyretmenin ve haz almanın ayrıntılı bilgisini verir. Yaşadığımız dünyada bu bilgi, çevremizde olup biten her şeye karşı bir duyarlılık geliştirme, bir form duygusu kazanma, üzerinde çalışılan alan ne olursa olsun estetiği ilgilendiren tüm ortak ögelerde derinlikli bir sistem kurma idealidir. Hartmann başta Aristoteles, Kant, Schelling, Hegel ve Schopenhauer olmak üzere geçmişin düşünürleriyle sürekli diyalog halindedir. Shakespeare, Rembrandt gibi isimlere ve Antik Çağ sanatına sıklıkla atıfta bulunur, buradan kendi özgün fenomenolojik yaklaşımını geliştirir. Çözümlemelerinde sanattaki hakikati, sanatın değerini ve sanat ile ahlâk ilişkisini ele alır. Hartmann’a göre estetik metafizik bir kavram değil ontolojik bir değer olarak gün yüzüne çıkar, onun kaynağı tinde değil görünümde, gördüğümüz nesnede aranmalıdır.
Hartmann tüm yapıt boyunca estetik nesnelerin tabakalaşma teorisini ortaya koyar ki, bu onun sanat tarihine en özgün katkılarından biri sayılmalıdır. Bir sanat yapıtı birçok tabakadan oluşur. İlk planda kendisini göstermeyen bu tabakaların ulaştığı en son noktada, esasen sanatçının tüm dehası gizlidir.
Bir sanat yapıtı nasıl tanımlanır? Edebî bir yapıta, şiire, müziğe, tiyatro oyununa veya mimari bir esere hemen herkesin üzerinde uzlaşabildiği estetik ölçütleri veren değerler nelerdir? Niçin bir çalışmayı değerli görürken diğerini estetiğin dışında sayarız?
20. yüzyılda estetik üzerine yapılan klasik çalışmalardan biri Nicolai Hartmann’a aittir. Hartmann bu son yapıtında kapsamlı bir güzellik kuramı ortaya koyar. Bu kuram aynı zamanda bakmanın, beğenmenin, görmenin, uzun uzadıya seyretmenin ve haz almanın ayrıntılı bilgisini verir. Yaşadığımız dünyada bu bilgi, çevremizde olup biten her şeye karşı bir duyarlılık geliştirme, bir form duygusu kazanma, üzerinde çalışılan alan ne olursa olsun estetiği ilgilendiren tüm ortak ögelerde derinlikli bir sistem kurma idealidir. Hartmann başta Aristoteles, Kant, Schelling, Hegel ve Schopenhauer olmak üzere geçmişin düşünürleriyle sürekli diyalog halindedir. Shakespeare, Rembrandt gibi isimlere ve Antik Çağ sanatına sıklıkla atıfta bulunur, buradan kendi özgün fenomenolojik yaklaşımını geliştirir. Çözümlemelerinde sanattaki hakikati, sanatın değerini ve sanat ile ahlâk ilişkisini ele alır. Hartmann’a göre estetik metafizik bir kavram değil ontolojik bir değer olarak gün yüzüne çıkar, onun kaynağı tinde değil görünümde, gördüğümüz nesnede aranmalıdır.
Hartmann tüm yapıt boyunca estetik nesnelerin tabakalaşma teorisini ortaya koyar ki, bu onun sanat tarihine en özgün katkılarından biri sayılmalıdır. Bir sanat yapıtı birçok tabakadan oluşur. İlk planda kendisini göstermeyen bu tabakaların ulaştığı en son noktada, esasen sanatçının tüm dehası gizlidir.