Ta‘lîkât, İbn Sînâ’nın felsefe ve bilim alanında ne kadar mahir ve ne kadar çaplı olduğunu gösteren çok kıymetli bir çalışmadır. Bu eser, İbn Sînâ’nın bilim toplantılarında yapmış olduğu konuşmalardan ve sorulara binaen yaptığı bilimsel açıklamalardan bir araya getirilmiş bir eserdir. Levkerî’ye referansla, İbn Sînâ’nın öğrencisi Behmenyâr’ın bu açıklamaları bir araya getirdiği söylenmektedir. Bu yönüyle de İbn Sînâ’nın eserleri arasında ayrı bir değeri vardır. Bu eser sahip olduğu içeriğiyle, bilim ve felsefe geleneğimizin, bilime ve felsefeye kattığı değerin bir başka göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu eser, İbn Sînâ araştırmalarında genelde bilim adamları tarafından ihmal edilen bir çalışmadır. Oysa tematik ve problematik üniteleri ile birlikte, özelde İbn Sînâ’nın, genelde İslam ve Batı Aristoculuğu’nun ontolojik, epistemolojik ve aksiyolojik alanlarda görüşlerinin diğer sistem eserlerine kıyasla daha da net biçimde ifade edildiği ve nispeten de farklılaştığı bir çalışma olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin epistemoloji alanında İbn Sînâ, bu çalışmasında rasyonalist ve nispeten idealist çizgisine daha mesafeli davranarak tecrübeci ve doğalcı bir bilim eksenini kendine daha uygun bulmaktadır. Bu anlamda bu eser, İslam felsefesi ve düşüncesi çalışmalarına oldukça katkı sunacak bilimsel bir profile ve içeriğe sahiptir.
Ta‘lîkât, İbn Sînâ’nın felsefe ve bilim alanında ne kadar mahir ve ne kadar çaplı olduğunu gösteren çok kıymetli bir çalışmadır. Bu eser, İbn Sînâ’nın bilim toplantılarında yapmış olduğu konuşmalardan ve sorulara binaen yaptığı bilimsel açıklamalardan bir araya getirilmiş bir eserdir. Levkerî’ye referansla, İbn Sînâ’nın öğrencisi Behmenyâr’ın bu açıklamaları bir araya getirdiği söylenmektedir. Bu yönüyle de İbn Sînâ’nın eserleri arasında ayrı bir değeri vardır. Bu eser sahip olduğu içeriğiyle, bilim ve felsefe geleneğimizin, bilime ve felsefeye kattığı değerin bir başka göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu eser, İbn Sînâ araştırmalarında genelde bilim adamları tarafından ihmal edilen bir çalışmadır. Oysa tematik ve problematik üniteleri ile birlikte, özelde İbn Sînâ’nın, genelde İslam ve Batı Aristoculuğu’nun ontolojik, epistemolojik ve aksiyolojik alanlarda görüşlerinin diğer sistem eserlerine kıyasla daha da net biçimde ifade edildiği ve nispeten de farklılaştığı bir çalışma olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin epistemoloji alanında İbn Sînâ, bu çalışmasında rasyonalist ve nispeten idealist çizgisine daha mesafeli davranarak tecrübeci ve doğalcı bir bilim eksenini kendine daha uygun bulmaktadır. Bu anlamda bu eser, İslam felsefesi ve düşüncesi çalışmalarına oldukça katkı sunacak bilimsel bir profile ve içeriğe sahiptir.