Bu derleme, etnografik çalışmaların çok da değinilmeyen bir yönünü, araştırmacının tecrübelerini ele alıyor. Alanda yaşanan tecrübelerin birçoğuna, üzerinde dikkatle düşünülerek bir yöntem olarak işlerlik kazandırmak mümkündür. Bu kitapta araştırmacılar da metinlerinin inşasında temel önemi olan alan tecrübelerini; kendilerinden çok daha önce kurulmuş ve işleyen ilişkilerin içine dâhil olma hikâyelerini yazdılar. Metinlerinde, gündelik hayatın olağan-içi ve olağan-dışı, uzak ve bildik görünebilen hallerini; sahnenin farklı noktalarından farklı zamanlarda bakıldığında hem içinde ve hem de kenarında duran etnografın olan biteni nasıl tecrübe ettiğini anlatıyorlar.
Ankara pavyonlarında ve kuşbazlar arasında çalışma yapan Aslı Yazıcı Yakın; dilencilerin rotasına kapılıp zabıta ile şehrin sokaklarını defalarca kateden Meriç Kükrer; tanımadığı ölü bedenler yıkayan Gülseren Güldeste; esnaf ile deli arasındaki “oyuna” katılan Nilgün Sonkan Gündüz; Ankara Gençlik Parkı Lunaparkı'nda korku ve eğlencenin beraber tezahür ettiği oyuncaklara binen Berna Küçükoğlu; Tofaş marka araba kullanıcılarının arasına kendi Şahiniyle karışan Sinan Çağırtekin; Antakya'da “bir yere ait olma” ve “hoşgörü” üzerine çalışan Alim Koray Cengiz; Bigalı olduğu halde çingenelerin yaşadığı “Yukarı Mahalleyi” araştırması sayesinde keşfeden Semra Özlem Dişli ve etnografi için Japonya'ya giden Ceren Aksoy Sugiyama alan tecrübelerini bizimle paylaşıyor.
Bu derleme, etnografik çalışmaların çok da değinilmeyen bir yönünü, araştırmacının tecrübelerini ele alıyor. Alanda yaşanan tecrübelerin birçoğuna, üzerinde dikkatle düşünülerek bir yöntem olarak işlerlik kazandırmak mümkündür. Bu kitapta araştırmacılar da metinlerinin inşasında temel önemi olan alan tecrübelerini; kendilerinden çok daha önce kurulmuş ve işleyen ilişkilerin içine dâhil olma hikâyelerini yazdılar. Metinlerinde, gündelik hayatın olağan-içi ve olağan-dışı, uzak ve bildik görünebilen hallerini; sahnenin farklı noktalarından farklı zamanlarda bakıldığında hem içinde ve hem de kenarında duran etnografın olan biteni nasıl tecrübe ettiğini anlatıyorlar.
Ankara pavyonlarında ve kuşbazlar arasında çalışma yapan Aslı Yazıcı Yakın; dilencilerin rotasına kapılıp zabıta ile şehrin sokaklarını defalarca kateden Meriç Kükrer; tanımadığı ölü bedenler yıkayan Gülseren Güldeste; esnaf ile deli arasındaki “oyuna” katılan Nilgün Sonkan Gündüz; Ankara Gençlik Parkı Lunaparkı'nda korku ve eğlencenin beraber tezahür ettiği oyuncaklara binen Berna Küçükoğlu; Tofaş marka araba kullanıcılarının arasına kendi Şahiniyle karışan Sinan Çağırtekin; Antakya'da “bir yere ait olma” ve “hoşgörü” üzerine çalışan Alim Koray Cengiz; Bigalı olduğu halde çingenelerin yaşadığı “Yukarı Mahalleyi” araştırması sayesinde keşfeden Semra Özlem Dişli ve etnografi için Japonya'ya giden Ceren Aksoy Sugiyama alan tecrübelerini bizimle paylaşıyor.