Metodistler, yaşadıkları ülke nüfusuna oranla sayıca az gibi görünmelerine rağmen, nüfuz alanları oldukça geniştir. Bu açıdan bakıldığında özellikle A.B.D’nin iç ve dış politikasında dolayısıyla dünya siyasetinde oldukça etkili oldukları görülmektedir. Metodist Kilisesi ve bu kilise mensuplarının dini düşünce ve görüşleri, onların felsefi ve siyasi fikirlerinin arka planının temellerini oluşturmaktadır. Özellikle geçen yüzyılın son çeyreğinde ve günümüzde bu kilise mensupları, Amerika Birleşik Devletleri’nin üst düzey yöneticileri olmuşlar ve dünya siyasetine yön vermişlerdir.Neoconlar olarak isimlendirilen Evanjelik ve Fundamentalist gruplar ve kuruluşların, bilinen misyon yöntemlerinin yanı sıra, üst düzey yöneticiler vasıtasıyla,İsa’nın yeryüzüne gelişini kolaylaştırmak için, dünyayı zorla bir kargaşa ve savaş ortamına sürüklemektedir. Çünkü onlara göre, İsa yeryüzüne gelerekbarışı ihdas edecek ve Tanrı Krallığı’nı kuracaktır. Bu çatışma ve savaş ortamıahir zamanda meydana gelecek olan Armagedon Savaşı’nın ön hazırlıkları olarak dikkat çekmektedir. Bunun da temel kaynağını, Milenyumculuk düşüncesi ve İncil’deki Yuhanna’nın Vahyi şekillendirmektedir. Bu kaynaktan beslenen yöneticiler, gerektiğinde askeri seçenekleri de göz ardı etmeden, yayılmacı bir politika izleyerek, dünyanın kontrolünü ele geçirmeye ve küreselleşmenin de etkisiyle misyonu yerine getirmeye çalışmaktadır. Evanjelik guruplar, özellikle Dinler Arası Diyalog Faaliyetleri, Büyük Ortadoğu Projesi ve İbrahimi Dinler safsatasını kendilerine rehber edinen Türk ve İslam dünyasındaki çeşitli dini olduğu zannedilen hareketleri, kuruluşları (Fetö vb.)ve etnik ayrışmaları destekleyerek kendilerine asker ve yandaş devşirmektedirler. Geçmişten günümüze ülkemizde yapılan Misyonerlik faaliyetleri vasıtasıyla insanlarımız İslam dininden uzaklaştırılmaya ve Hıristiyanlaştırılmaya çalışılmaktadır. Kaldı ki küreselleşmenin de arkasında yatan güç, yine Evanjelik hareketin oluşturduğu, küresel sermaye ve Ökümenik harekettir.
Metodistler, yaşadıkları ülke nüfusuna oranla sayıca az gibi görünmelerine rağmen, nüfuz alanları oldukça geniştir. Bu açıdan bakıldığında özellikle A.B.D’nin iç ve dış politikasında dolayısıyla dünya siyasetinde oldukça etkili oldukları görülmektedir. Metodist Kilisesi ve bu kilise mensuplarının dini düşünce ve görüşleri, onların felsefi ve siyasi fikirlerinin arka planının temellerini oluşturmaktadır. Özellikle geçen yüzyılın son çeyreğinde ve günümüzde bu kilise mensupları, Amerika Birleşik Devletleri’nin üst düzey yöneticileri olmuşlar ve dünya siyasetine yön vermişlerdir.Neoconlar olarak isimlendirilen Evanjelik ve Fundamentalist gruplar ve kuruluşların, bilinen misyon yöntemlerinin yanı sıra, üst düzey yöneticiler vasıtasıyla,İsa’nın yeryüzüne gelişini kolaylaştırmak için, dünyayı zorla bir kargaşa ve savaş ortamına sürüklemektedir. Çünkü onlara göre, İsa yeryüzüne gelerekbarışı ihdas edecek ve Tanrı Krallığı’nı kuracaktır. Bu çatışma ve savaş ortamıahir zamanda meydana gelecek olan Armagedon Savaşı’nın ön hazırlıkları olarak dikkat çekmektedir. Bunun da temel kaynağını, Milenyumculuk düşüncesi ve İncil’deki Yuhanna’nın Vahyi şekillendirmektedir. Bu kaynaktan beslenen yöneticiler, gerektiğinde askeri seçenekleri de göz ardı etmeden, yayılmacı bir politika izleyerek, dünyanın kontrolünü ele geçirmeye ve küreselleşmenin de etkisiyle misyonu yerine getirmeye çalışmaktadır. Evanjelik guruplar, özellikle Dinler Arası Diyalog Faaliyetleri, Büyük Ortadoğu Projesi ve İbrahimi Dinler safsatasını kendilerine rehber edinen Türk ve İslam dünyasındaki çeşitli dini olduğu zannedilen hareketleri, kuruluşları (Fetö vb.)ve etnik ayrışmaları destekleyerek kendilerine asker ve yandaş devşirmektedirler. Geçmişten günümüze ülkemizde yapılan Misyonerlik faaliyetleri vasıtasıyla insanlarımız İslam dininden uzaklaştırılmaya ve Hıristiyanlaştırılmaya çalışılmaktadır. Kaldı ki küreselleşmenin de arkasında yatan güç, yine Evanjelik hareketin oluşturduğu, küresel sermaye ve Ökümenik harekettir.