İlk defa Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilen Eylül, Mehmet Rauf’un en önemli eseri ve edebiyat tarihimizin ilk psikolojik romanı olarak kabul edilir. Ruhsal çözümlemeleri, karakterlerin yaşadığı iç çatışmaları ve duygusal gelgitleri ustalıkla analiz eden Mehmet Rauf 1900’lerin İstanbul betimlemeleriyle de okuruna bir sonbahar mevsiminin hüznünü, Eylül’ü yaşatır:
“ Onun hayatı da öyle değil miydi? Son günlerin hoşluğu ile beraber, şimdi yine imkansızlığa, yine hüzün ve kasvete düşmemiş miydi?
Tıpkı şimdi düşündüğü gibi, nasıl yaz elindeki saadetten habersiz geçip ilk kış hücumuyla üzülürse, o da demin anlamamış, özlem duymamış mıydı? Tekrar hayatına başlamak arsuzu, bugün tekrar yaz olmak emeli gibi değil miydi?
Bir yıldır onu harap eden endişelerin, hüzünlerin ne olduğunu artık iyice görüyor, ‘İşte benim eylülüm!’ diyordu.’’
İlk defa Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilen Eylül, Mehmet Rauf’un en önemli eseri ve edebiyat tarihimizin ilk psikolojik romanı olarak kabul edilir. Ruhsal çözümlemeleri, karakterlerin yaşadığı iç çatışmaları ve duygusal gelgitleri ustalıkla analiz eden Mehmet Rauf 1900’lerin İstanbul betimlemeleriyle de okuruna bir sonbahar mevsiminin hüznünü, Eylül’ü yaşatır:
“ Onun hayatı da öyle değil miydi? Son günlerin hoşluğu ile beraber, şimdi yine imkansızlığa, yine hüzün ve kasvete düşmemiş miydi?
Tıpkı şimdi düşündüğü gibi, nasıl yaz elindeki saadetten habersiz geçip ilk kış hücumuyla üzülürse, o da demin anlamamış, özlem duymamış mıydı? Tekrar hayatına başlamak arsuzu, bugün tekrar yaz olmak emeli gibi değil miydi?
Bir yıldır onu harap eden endişelerin, hüzünlerin ne olduğunu artık iyice görüyor, ‘İşte benim eylülüm!’ diyordu.’’