“Uyanmıştı. Gece karanlık ve çok soğuktu. Soğuğu ve karanlığı severdi. Soğuk uyanık tutar, karanlık kirleri örterdi. Camları açtı. Hafif bir esinti, ruha işleyen bir esinti… İçinden habis ruhlar geçse ancak bu kadar ürpertirdi.
Oda çok ufaktı, bu yüzden kendisi odadan, ruhu da bedeninden çıkmak istiyordu. Hangisinin duası daha önce kabul olur belli değildi. En azından şimdilik…
Gene aynı uğultular. Sesler aynıydı. Kulakları çınlıyordu.
Hayır, diye bağırdı. “Yeter amına koyduğumun hayatı yeter!” dedi. Başını önüne indirip boğazına su takılmış da konuşmaya çalışıyormuş gibi bir edayla tekrar, “yeter” dedi.
Masada duran silahı çekti. İçine bir mermi koydu. Kafasına doğrulttu ya da kafasının içindekilere demek daha doğru olur belki.”
“Uyanmıştı. Gece karanlık ve çok soğuktu. Soğuğu ve karanlığı severdi. Soğuk uyanık tutar, karanlık kirleri örterdi. Camları açtı. Hafif bir esinti, ruha işleyen bir esinti… İçinden habis ruhlar geçse ancak bu kadar ürpertirdi.
Oda çok ufaktı, bu yüzden kendisi odadan, ruhu da bedeninden çıkmak istiyordu. Hangisinin duası daha önce kabul olur belli değildi. En azından şimdilik…
Gene aynı uğultular. Sesler aynıydı. Kulakları çınlıyordu.
Hayır, diye bağırdı. “Yeter amına koyduğumun hayatı yeter!” dedi. Başını önüne indirip boğazına su takılmış da konuşmaya çalışıyormuş gibi bir edayla tekrar, “yeter” dedi.
Masada duran silahı çekti. İçine bir mermi koydu. Kafasına doğrulttu ya da kafasının içindekilere demek daha doğru olur belki.”