Çalışmada Fârâbî ve Carl Schmitt’in siyaset felsefelerindeki din-siyasal ilişkisi, onların metafizik düşünceleri bağlamında ele alınmaktadır. Bir dönemin dünya hakkında çizdiği metafizik resim, siyasî organizasyonun şekli ile benzerlik arz eder. Bu bağlamda Fârâbî’nin ideal toplum teorisi, onun metafiziğindeki varlık hiyerarşisiyle uyumlu, Schmitt’in toplum ve siyasete dair fikirleri de onun teolojik kabulleri ile ilişkilidir. Bununla birlikte özellikle Schmitt ile ilgili araştırmalarda çoğunlukla onun siyasî ve hukukî düşüncelerini temellendirdiği metafizik bağlamın göz ardı edildiği görülmektedir. Oysa Schmitt, kendisini siyaset felsefecisi değil, siyaset ilâhiyatçısı olarak tanımlamaktadır. Öte yandan din-felsefe ve siyaset arasında kurduğu ilişki nedeniyle Fârâbî’nin de Schmitt ile aynı grupta yer aldığı iddia edilmiştir. Bu yaklaşımın değerlendirilmesi, söz konusu filozoarın dayandıkları metafizik kabuller dikkate alınmaksızın mümkün değildir. Nitekim Fârâbî ve Schmitt’in toplum tasnieri, toplumun eğitimi, egemenin vasıarı, görev ve yetkileri ve yönetim biçimlerine dair görüşleri, onların metafizik düşüncelerinin siyasal yansımalarıdır. Elbette her iki düşünürün metafizik yaklaşımları önemli ölçüde farklıdır. Fârâbî metafizikten hareketle ideal bir toplum tasarlarken, somut varoluşçu bir düşünceden hareket eden Schmittiçin metafizik, siyasalı okumak için gereklidir. Fârâbî’nin erdemli şehrinde din (mille),yönetimin bir unsuru iken, Schmitt için mevcut siyasî iktidarı ve istikrarı devam ettirebilmenin aracıdır. Bu durum, onların siyasala ilişkin düşüncelerindeki görünürdeki benzerliklerin yanı sıra esaslı farklılıkların da bulunduğu gerçeğine işaret etmektedir.
Çalışmada Fârâbî ve Carl Schmitt’in siyaset felsefelerindeki din-siyasal ilişkisi, onların metafizik düşünceleri bağlamında ele alınmaktadır. Bir dönemin dünya hakkında çizdiği metafizik resim, siyasî organizasyonun şekli ile benzerlik arz eder. Bu bağlamda Fârâbî’nin ideal toplum teorisi, onun metafiziğindeki varlık hiyerarşisiyle uyumlu, Schmitt’in toplum ve siyasete dair fikirleri de onun teolojik kabulleri ile ilişkilidir. Bununla birlikte özellikle Schmitt ile ilgili araştırmalarda çoğunlukla onun siyasî ve hukukî düşüncelerini temellendirdiği metafizik bağlamın göz ardı edildiği görülmektedir. Oysa Schmitt, kendisini siyaset felsefecisi değil, siyaset ilâhiyatçısı olarak tanımlamaktadır. Öte yandan din-felsefe ve siyaset arasında kurduğu ilişki nedeniyle Fârâbî’nin de Schmitt ile aynı grupta yer aldığı iddia edilmiştir. Bu yaklaşımın değerlendirilmesi, söz konusu filozoarın dayandıkları metafizik kabuller dikkate alınmaksızın mümkün değildir. Nitekim Fârâbî ve Schmitt’in toplum tasnieri, toplumun eğitimi, egemenin vasıarı, görev ve yetkileri ve yönetim biçimlerine dair görüşleri, onların metafizik düşüncelerinin siyasal yansımalarıdır. Elbette her iki düşünürün metafizik yaklaşımları önemli ölçüde farklıdır. Fârâbî metafizikten hareketle ideal bir toplum tasarlarken, somut varoluşçu bir düşünceden hareket eden Schmittiçin metafizik, siyasalı okumak için gereklidir. Fârâbî’nin erdemli şehrinde din (mille),yönetimin bir unsuru iken, Schmitt için mevcut siyasî iktidarı ve istikrarı devam ettirebilmenin aracıdır. Bu durum, onların siyasala ilişkin düşüncelerindeki görünürdeki benzerliklerin yanı sıra esaslı farklılıkların da bulunduğu gerçeğine işaret etmektedir.