Birçok ülkede özellikle 1980’lerden itibaren ekonomik, sosyal ve kültürel alanda yaşanan değişim ve gelişmelerle birlikte kamu yönetimi alanında da önemli bir dönüşüm süreci yaşanmaya başlanmıştır. Yeni kamu yönetimi anlayışı olarak ifade edilen bu dönüşüm süreci, kamu yönetiminde verimlilik, etkinlik, tutumluluk, şeffaflık, katılımcılık, vatandaş odaklılık ve hesap verebilirlik gibi temel ilke ve değerleri benimsemiştir. Özellikle İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde 1980’li yıllarda yayılmaya başlayan yeni kamu yönetimi anlayışı, 1990’lı yıllardan itibaren önemli bir ivme kazanarak birçok ülkede uygulanmaya başlanmıştır.
Yeni kamu yönetimi anlayışı, ülkelerin merkezi yönetiminde hem yasal hem de yapısal açıdan birçok değişimi meydana getirdiği gibi yerel yönetimler alanında da önemli değişimlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Yerel yönetimler, yerel halkın ortak ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve demokrasi anlayışının en iyi şekilde uygulamasını sağlayan birimler olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim bugün birçok ülkenin demokrasi anlayışına sahip olup olmadığı adeta yerel yönetim birimlerine verdikleri değerler ile ölçülür hale gelmiştir. Yeni kamu yönetimi anlayışı ile birlikte birçok ülkede yerel yönetim birimlerinin görev ve yetkileri artırılmış, yerelleşme ve özerklik adına önemli adımlar atılmaya başlanmıştır. Kamu yönetimi alanında yaşanan yeni gelişmeler merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki ilişkiyi de yeniden şekillendirmiş ve bu ilişkinin daha dinamik ve etkileşimli hale gelmesini sağlamıştır.
Dünyada merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki ilişki her ülkenin tarihi, ekonomik, kültürel ve siyasal koşullarına göre farklılık gösterebilmektedir. Bu nedenle çalışmada 14 tane örnek ülkenin (Türkiye, Fransa, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, İtalya, İspanya, Rusya, Japonya, Mısır, Yeni Zelanda, Azerbaycan, Özbekistan ve Çin Halk Cumhuriyeti) merkezi yönetimleri ile yerel yönetimlerinin yasal ve yapısal açıdan ele alınarak bu yönetimler arasındaki ilişkinin ülkelerin kendi dinamikleri ve ihtiyaçları doğrultusunda nasıl şekillendiği ortaya konulmaya çalışılmaktadır.
Çalışmada yer alan 14 bölüm toplam 20 yazar tarafından kaleme alınmaktadır.
Birçok ülkede özellikle 1980’lerden itibaren ekonomik, sosyal ve kültürel alanda yaşanan değişim ve gelişmelerle birlikte kamu yönetimi alanında da önemli bir dönüşüm süreci yaşanmaya başlanmıştır. Yeni kamu yönetimi anlayışı olarak ifade edilen bu dönüşüm süreci, kamu yönetiminde verimlilik, etkinlik, tutumluluk, şeffaflık, katılımcılık, vatandaş odaklılık ve hesap verebilirlik gibi temel ilke ve değerleri benimsemiştir. Özellikle İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde 1980’li yıllarda yayılmaya başlayan yeni kamu yönetimi anlayışı, 1990’lı yıllardan itibaren önemli bir ivme kazanarak birçok ülkede uygulanmaya başlanmıştır.
Yeni kamu yönetimi anlayışı, ülkelerin merkezi yönetiminde hem yasal hem de yapısal açıdan birçok değişimi meydana getirdiği gibi yerel yönetimler alanında da önemli değişimlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Yerel yönetimler, yerel halkın ortak ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve demokrasi anlayışının en iyi şekilde uygulamasını sağlayan birimler olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim bugün birçok ülkenin demokrasi anlayışına sahip olup olmadığı adeta yerel yönetim birimlerine verdikleri değerler ile ölçülür hale gelmiştir. Yeni kamu yönetimi anlayışı ile birlikte birçok ülkede yerel yönetim birimlerinin görev ve yetkileri artırılmış, yerelleşme ve özerklik adına önemli adımlar atılmaya başlanmıştır. Kamu yönetimi alanında yaşanan yeni gelişmeler merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki ilişkiyi de yeniden şekillendirmiş ve bu ilişkinin daha dinamik ve etkileşimli hale gelmesini sağlamıştır.
Dünyada merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki ilişki her ülkenin tarihi, ekonomik, kültürel ve siyasal koşullarına göre farklılık gösterebilmektedir. Bu nedenle çalışmada 14 tane örnek ülkenin (Türkiye, Fransa, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, İtalya, İspanya, Rusya, Japonya, Mısır, Yeni Zelanda, Azerbaycan, Özbekistan ve Çin Halk Cumhuriyeti) merkezi yönetimleri ile yerel yönetimlerinin yasal ve yapısal açıdan ele alınarak bu yönetimler arasındaki ilişkinin ülkelerin kendi dinamikleri ve ihtiyaçları doğrultusunda nasıl şekillendiği ortaya konulmaya çalışılmaktadır.
Çalışmada yer alan 14 bölüm toplam 20 yazar tarafından kaleme alınmaktadır.